Yaş almak doğal bir süreç; ancak estetik sektörü sanki bunu zorla durdurmaya çalışıyor, doğal süreci bozuyor gibi bir algı var çoğumuzda. Bunun haklı tarafları olabileceği gibi, bir yandan da değişen dünya gerçekleri var. İnsan ömrü uzadıkça aktif yaşamın içerisinde geçirdiğimiz yıllar artıyor, evlilik yaşı, ebeveyn olma yaşı ve hatta emeklilik yaşı öteleniyor. Durum böyle olunca doğal olarak hepimiz aynada kendimizi yaşımızın elverdiği en iyi haliyle görmek istiyoruz.
Biz hekimler bu noktada standart uygulamaların dışında danışanlarımıza kişiselleştirilmiş tedavi planları sunmaya çalışıyoruz. Burda bize yol gösteren hastanın kendi görünümüyle ilgili hisleri oluyor. Örneğin kişi daha az yorgun, daha az üzgün ya da daha az kızgın görünmek isteyebilir. Diğer yandan yüz hatlarını gerçekten biraz değiştirip daha kadınsı, erkeksi ya da çekici görünmek istiyor da olabilir. Burda göz altı çöküklüğü, sarkma, mat cilt, kırışıklıklar, ince dudaklar, düşük kaşlar vb, kişinin zaman içinde kendisiyle ilgili değişen algısının sebebi olabiliyor. Bunları iyileştirmede bize en pratik ve güvenli sonuçları veren, yıllardır yapılan botoks ve dolgu uygulamaları oluyor. Bunlar farklı etkileri olan ancak birbirini güzel tamamlayan iki yöntem. Dolayısıyla birbirinin yerine geçen şeyler değil.
Botoks ve dolgu maalesef estetik işlemler arasında da en sık duyulan, görülen işlemler olmasına karşın en çok da yanlış anlaşılan ikili. Çevremizden duyduğumuz söylentiler ya da kötü yapılmış örnekler yüzünden kafalar bu noktada karışabiliyor. Hadi gelinbu ikili ile ilgili doğru bilinen beş yanlışı düzeltelim:
1. “Botoks yüzü şişirir.”
Aslında botoksun şişirme özelliği yoktur. Botoks kasları gevşeterek mimik hareketleri ile oluşan kırışıklıkları azaltır. Yüzde şişkinlik yaratmaz. Yüzde hacim etkisi yaratan uygulama dolgudur, ancak o da uygun şekilde yapıldığında şiş bir görünüme sebep olmaz.
2. “Dolgu yaptırırsam yapay görünürüm.”
Doğru doz ve doğru ellerde yapıldığında kimse dolgu yaptırdığınızı anlamaz. Ama herkes “daha dinç, daha iyi görünüyorsun” der. Dolgu sizi değiştirmek değil, zamanla eksileni yerine koymak, yorgun görünümü toparlamak için vardır.
3. “Botoks bağımlılık yapar. Bırakınca daha kötü olunur.”
Botoksun bağımlılık yapıcı hiçbir özelliği yoktur. Etkisi 4-6 ay sonra sona erer, kaslar yavaş yavaş eski haline döner. Yeniletmek tamamen sizin isteğinize kalmıştır. Botoks etki ettiği süre boyunca sizin için zamanı durdurur ve yeni kırışıklık oluşumunun önüne geçerken, eskilerin onarılması için de cilde zaman tanır. Dolayısıyla yeniletmeseniz bile süresi dolduğunda yapılmadan önceki halinizden daha iyi görünürsünüz.
4. “Dolgu yıllarca kalır ve bozulur.”
Günümüzde kullanılan dolguların çoğu hyaluronik asit içerir. Bu madde zaten cildimizde doğal olarak bulunan bir yapı taşıdır ve zamanla eriyip yok olur. Kalıcılığı genelde 9-18 ay arasında değişir.
5. “Botoks ve dolgu aynı şeydir.”
En çok karıştırılan nokta bu. Botoks kaslara etki eder, kırışıklıkları azaltır. Dolgu ise boşalan bölgeleri doldurur, kaybolan hacmi yerine koyar. Mimik hareketleriyle ilişkisi olmayan sabit kırışıklıkları tedavi etmekte de dolgu etkilidir.
Kısacası doğru kişiye, doğru dozda ve uzman bir hekim tarafından yapıldığında botoks ve dolgu sizi başka biri yapmaz. Daha çok, “dinlenmiş, sağlıklı ve genç görünmüşsün” dedirtir.
Dolayısıyla zaman sizi örneğin hissettiğinizden daha yorgun, daha üzgün veya yaşınızdan daha ileri bir yaşta görünür hale getirdiyse çözüm için çekinmeden bu uygulamalardan destek alabilirsiniz.




