Dermatoloji pratiğinde sıklıkla karşılaştığımız hasta gruplarından biri aktif akne ve/veya akne skarı olan hastalardan oluşuyor.
Bu hastaların tedavisinde başvurduğumuz yöntemlerinin başında da altın iğne ve fraksiyonel karbondioksit lazer tedavileri geliyor.
Bu yazımda hangi durumlarda hangi yönteme başvurmak gerektiği ve bu tedavilerin ne olduğu ile ilgili kısa bilgiler paylaşacağım.
Kısaca altın iğne olarak bilinen tedavi aslında iğneli radyofrekans tedavisidir.
Altın uçlu iğneler vasıtasıyla cilt yüzeyinde anlamlı bir hasar oluşturmadan cilt altına iletilen radyofrekans enerjisi oradaki yapıları ısıyla uyararak yeni kollajen ve elastin üretimini teşvik eder, cildin yenilenme hızını arttırır, aşırı yağ salgısını azaltır.
Seans sonrasında cilde yüzeyel olarak uygulanan tedavi serumları açılan iğne delikleri sayesinde kolayca emilerek hedefe yönelik tedavi imkanı sunar. Altın iğne 3-4 hafta ara ile minimum 3 seans uygulanır. Tedavi bitiminden haftalar sonra bile ciltteki düzelme artarak devam etmektedir.
Orta ve ileri yaşlarda anti-aging, leke, ince kırışıklık ve sarkmaların tedavisinde tercih ettiğimiz bu uygulama, daha genç yaşlarda aktif akne ve akne izi tedavisi için de başarıyla kullanılmaktadır.
Fraksiyonel karbondioksit lazer ise cilt yenilemede çok severek kullandığımız, agresif ancak oldukça etkili bir diğer tedavi yöntemidir.
Bu yöntemle lazer ışınları birkaç milimetre derinlikte dokuyu sütünlar halinde buharlaştırarak yok eder.
Bu sayede dokuda hacimsel bir küçülmeyle beraber lokal skarlarda daralma ve lekelerde açılma gözlenir.
Arada kalan sağlam dokular sayesinde yaklaşık 1 hafta gibi kısa bir sürede yüzeyde oluşan noktasal kabuklar dökülerek gözle görülür iyileşme tamamlanmış olur. Doku içindeki iyileşme ise 4-6 hafta boyunca devam eder.
Eğer aktif akneniz yoksa izlerin giderilmesinde fraksiyonel karbondioksit lazer tedavisi hızlı ve etkili çözüm sunduğu için ilk tercihimiz olmaktadır.
Derin izlerde dokuyu alttan serbestleştirmek için subsizyon ve iyileşmeyi hızlandırmak için PRP tedavileri ile kombine edilebilmektedir. Kırmızı-mor akne skarlarının eşlik ettiği hastalarda ise yine fraksiyonel lazeri bu kez BB lazer dediğimiz, damarlar üzerinde etkili ayrı bir teknoloji ile kombine etmek iyi sonuç verecektir.
Fraksiyonel lazeri tek seans veya 1-2 ay arayla olacak şekilde 2-3 seans planlayabilmekteyiz.
Eğer aktif akne ve yağlanma problemi varsa, veya cilt fraksiyonel lazere uygun olamayacak derecede hassas, kızarık veya inceyse bu kez aktif akne ve izleri aynı anda tedavi etmek ve cilt kalınlığını ve kalitesini arttırmak amacıyla tedaviye altın iğne ile başlamak daha uygun olacaktır.
Bu sayede çukur alanlar yeni kollajen yapımıyla beraber alttan dolarken, akne alevlenmeleri azalır, gözenek yapısı düzelir. Altın iğne tedavisi, fraksiyonel lazere kıyasla daha yavaş etki gösterdiği için 3-4 hafta ara ile minimum 3 seans olacak şekilde planlanmasını önermekteyiz.
Yine bu tedavi de subsizyon, PRP, mezoterapi, kollajen aşıları veya medikal tedaviyle kombine edildiğinde etkinliği artmaktadır. Yoğun ve derin skarlarda altın iğne tedavisini aynı seansta fraksiyonel lazerle kombine etmek de mümkündür.
Her hasta birbirinden farklıdır, yara iyileşmesi ve kollajen yapım hızındaki farklılıklar tedavilerden alınan yanıtın belirgin olarak değişiklik göstermesine yol açmaktadır.
Ayrıca eşlik eden hastalıklar, vitamin ve mineral eksiklikleri, kullanılan ilaçlar, hormonal bozukluklar da yine yanıtı değiştirebilmektedir. Hem altın iğnede hem fraksiyonel lazerde kullanılan cihazların kalitesi, ek mezoterapi ve PRP uygulamalarında tercih edilen markalar da kişisel faktörler kadar önemlidir.
Bu tedaviler oldukça yaygın olmasına rağmen yanlış uygulandığında veya sonrası bakım konusunda hastalar bilgilendirilmeyip takip edilmediğinde ciddi yan etkiler oluşturabilen tedavilerdir.
Akne ve akne izlerinden şikayetçi olan her hastanın öncelikle kendisi için nasıl bir tedavinin uygun olacağı konusunda bir Dermatoloji hekimiyle görüşmesi ve sonrasında hastane veya klinik ortamında yine mutlaka bir Dermatoloji hekimiyle beraber tedaviye başlaması etkili sonuç almak ve mümkün olduğunca yan etkilerden kaçınmak noktasında oldukça önemlidir.