Bu yazımda çok merak edilen ve benim de bir dermatolog olarak en sevdiğim uygulamalardan olan gençlik aşılarından bahsedeceğim.
Bu konuya girmeden önce kısaca zamanla cildimizde oluşan değişikliklerden bahsetmek istiyorum. Cildimiz temel olarak daha dışta olan epidermis ile onun altındaki dermiş tabakasından oluşmaktadır. Epidermis dış dünya ile vücudumuz arasındaki bariyerimizdir. Bu bariyer ne kadar sağlam olursa mikroplardan ve alerjenlerden o kadar iyi korunuruz. Dolayısıyla epidermisi sıcak, soğuk, rüzgar, güneş, travma gibi yıpratıcı fiziksel dış etmenlere karşı mümkün olduğunca korumalıyız. Dıştan bu korumayı kıyafetlerimizle, kremlerle veya bir yara oluşması durumunda iyi yara bakımı yaparak sağlayabiliriz. İçten ise bir alt tabaka olan dermis tabakasının sağlıklı şekilde fonksiyonlarını yerine getirmesi epidermisi korur.
Dermiste ise daha fonksiyonel birtakım oluşumlar bulunur, örneğin kıl kökleri, yağ ve ter bezleri, duyularımıza olanak sağlayan sinir uçları gibi. Dermisteki bu oluşumları destekleyen bir de bağ dokusu mevcuttur. İşte bu bağ dokusunun temel bileşenleri hyaluronik asit, kollajen ve elastik liflerdir. Bu bağ dokusu ne kadar kuvvetliyse yüzeydeki deri de o kadar gergin, parlak ve sağlıklı görünür. Yirmili yaşlardan sonra cilde nem ve parlaklık veren hyaluronik asit miktarı giderek azalırken kollajen ve elastik liflerin yapımı da otuzlu yaşlardan itibaren yavaşlamaya başlar. Bir balonun hafif hafif sönmesi gibi hayal edilebilecek bu süreç zamanla yüzeyde ilk başta hareketle ortaya çıkan ancak sonraları sabit pozisyonda da görülebilen kırışıklıkların oluşmasına yol açar.
İşte bu süreci yavaşlatmak, durdurmak hatta tersine çevirmek için yaptığımız uygulamaların başında gençlik aşıları geliyor. Gençlik aşısı veya gençlik serumu dediğimiz şey temelde hyaluronik asit, kollajen yapımında kullanılan bir takım yapıtaşı amino asitler, vitaminler ve antioksidanlardan oluşan hazır kokteyllerdir. Bu kokteylin cilt atlına enjekte edilmesiyle beraber hyaluronik asit sayesinde cilt nemlenir, gerginleşir. Bu gerilme ve ortamda hazır bulunan aminoasitler kollajen ve elastik liflerin yapımını hızlandırır, bu sayede kırışıklıklar onarılır. Antioksidanlar ve vitaminlerin etkisiyle de cilt rengi açılır, daha parlak ve ışıltılı bir görünüm kazanır. Aslında bu gençlik serumları zamanla özelliği bozulan bağ dokusunu onarmak amaçlı bir tedavi protokolüdür. Sağlıklı bir cilt her zaman daha genç gözükmekle beraber akne, egzama, veya leke gibi hastalıklar da sağlam deride daha az gözlenir.
Peki bu gençlik aşısı nerelere, ne sıklıkta, ne zaman uygulanır? Gençlik aşısı tedavisini daha çok yüz, boyun, dekolte ve el sırtı için kullanıyoruz. Bu genellikle birden fazla seans uygulama gerektiren bir tedavi protokolüdür. Kullanılan ürüne göre 3-5 seans, 2-4 hafta ara ile uygulanabilmektedir. Yaz- kış yapılabilir. Ürün seçimi kişinin yaşına, ve cildin ihtiyacına göre yapılmaktadır. Planlanan tedavi protokolü tamamlandıktan sonra 6 ayda bir veya yılda bir idame seanslarla cildin sağlıklı, nemli, ışıltılı görünümü devam ettirilebilmektedir.
Sağlıkla kalın.