Tarih 6 Şubat 2023… Günlerden pazartesi…
Öyle bir acıya uyandık ki ‘keşke rüya olsaydı’ dedik…
Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 şiddetinde meydana gelen iki deprem ile derinden sarsıldık.
10 ilde büyük yıkıma sebep olan depremler ile bir kez daha Türkiye acı gerçeği yaşadı. Deprem değil bina öldürür!
Müteahhit cenneti olan güzel ülkemin kaçıncı deprem ile sınanması, yeter artık!
Gözlerimiz yaşlı içimiz kan ağlıyor, günlerdir bina yığınlarının altından gelecek mucize haberlerine odaklandık.
Tek ses tek yürek olduk; ellerimiz küçüktü ama birlikten kuvvet doğar diyerek deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için kenetlendik.
Kuş olup uçmak istedik, içimiz içimize sığmadı. Sıcacık evimizde yediğimiz sıcak yemek ile insanlığımızdan utandık. Kelimeler hiç bu kadar kifayetsiz kalmamıştı.
Hz. Mevlana’nın o sözü geldi aklıma; Şems bana bir şey öğretti; dünyada biri üşüyorsa sen ısınamazsın… Nasıl ısınalım ki, bilanço ağır her geçen saat daha da artıyor.
Yardım gitmeyen birçok yer var. Beton yığınlarının altında kurtarılmayı bekleyen binlerce insan. İster koordinasyonsuzluk deyin isterseniz beceriksizlik; bunu hak etmedik biz...
Yıkılan binaların başında yakınlarının kurtarılmasını bekleyen insanların feryatları yüreklerimizi dağladı…
Ölen evladının elini bırakmayan babanın görüntüsünün ardından kızımı sevmeye utandım.
60 saat sonra göçük altından çıkarılan o küçük kız ‘ben ağırım’ diyor. Sen ağır değilsin güzel kızım yaşadıklarımız ağır.
Saatler sonra beton yığınlarının altından çıkarılan 20 günlük ve 2 aylık bebekler bir nebze de olsa içimizi ısıttı. Kaybettiklerimiz ise cabası… Biz bu acıyı nasıl unutacağız, ya bu görüntüleri…
Akıl sağlığımızı korumamız için defalarca can yakan görüntüleri izlemenin bir faydası yok.
Bundan sonrası için ne yapabiliriz ona odaklanmamız gerekiyor. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Deprem artık kaderimiz olmamalı.
Sizce de artık bilime kulak verme zamanı gelmedi mi?