Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma Merkezi Müdürlüğü (DAUM), 17 fayın, 10 farklı
bölgede yer aldığını, fayların bulunduğu kimi havzaların belli
yerlerinde çürük zeminlerin bulunduğunu bildirdi. Fayların
haritalandırılması ve imar haritalarına işlenmesi için bir çalışma
başlatacaklarını söyleyen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "Bu faylar 10 bölge
içerisindeki farklı yerlerde bulunduğundan hepsi için tek tek deprem
senaryosu oluşturacağız" dedi.
Birinci derecede deprem bölgesinde yer alan İzmir'de bazıları 6 ile 7.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyele sahip 17 aktif fay bulunuyor. DEÜ DAUM, olası deprem tehlikesine karşı 10 farklı senaryo
üzerinden deprem master planı hazırlamak için çalışma başlattı. DAUM
Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'de gelecekte deprem üretmesi
beklenen 17 fayın, 10 farklı bölgede yer aldığını, fayların bulunduğu
kimi havzaların belli yerlerinde çürük zeminlerin bulunduğunu aktardı.
Fayların haritalandırılması ve imar haritalarına işlenmesi için bir
çalışma başlatacaklarını ifade eden Prof. Dr. Sözbilir, "Bu faylar 10
bölge içerisindeki farklı yerlerde bulunduğundan hepsi için tek tek
deprem senaryosu oluşturacağız. Deprem senaryoları oluşturmadan önce
İzmir'de yapı stoğunun ortaya çıkarılması gerekiyor. 20 yıl içerisinde
çok ciddi bilimsel gelişmeler yaşandı. O bilimsel gelişmeleri master
planına yansıtmak ve o planı il ölçeğinde yapabilmek için böyle bir
çalışma başlattık" dedi. Prof. Dr. Sözbilir, "Örneğin Tire fayı deprem
ürettiğinde burada nasıl bir yıkıma neden olacak, onu önceden bilmek,
buna göre afeti yönetmek için gerekli çalışmaları yapacağız" diye
konuştu.
'İZMİR İSTANBUL'A GÖRE BİRAZ DAHA TEHLİKELİ'Bilim insanlarının olası İstanbul depremi üzerinde yoğunlaştığını ancak
İzmir'in İstanbul'a göre biraz daha tehlikeli sayılabileceğini anlatan
Prof. Dr. Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:"İstanbul'un içerisinden diri bir fay geçmiyor. Orada Marmara
Denizi'nde Kuzey Anadolu fayından dolayı bir deprem oluşursa İstanbul'un nasıl etkileneceği değerlendiriliyor. Ama İzmir'de doğrudan kent
merkezinden geçen 17 fay var. Bunların geçmişlerini çok çok az
biliyoruz. Yaptığımız çalışmalarla öncelikle bu fayları tanımaya
çalışıyoruz. Bu fayları tanımak için hendek tabanlı paleosismoloji
çalışmaları, haritalandırma çalışmaları gibi çok sayıda çalışma
yapılıyor. İzmir'de yaklaşık 330 yıldır yıkıcı deprem olmuyor. Son
deprem 1688 yılında üretildi ve ciddi anlamda can ve mal kaybı yaşandı.
Ancak o zamandan beri deprem olmadığı için İzmir'de deprem riski çok
daha fazla. Çünkü 17 fay var ve bunların hangisinin ne zaman deprem
üreteceğini bilmiyoruz. Bunları belli tahminler yaparak, belli
çalışmalar yaparak anlayabiliriz."'ÇALIŞMALAR HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR'İzmir'de yıkım derecesi yüksek olabilecek faylar bulunduğunu, fayların
üzerinde yerleşimlerin olduğunu, yapı stoğunun bilinmediğini aktaran
Prof. Dr. Sözbilir, şöyle konuştu:"7.2 büyüklüğüne varan deprem demek şiddeti 10'a ulaşan deprem
demektir. İzmir'de yıkım derecesi yüksek olabilecek faylar var. Bu
faylar kentlerin içerisinden geçiyor. Örneğin Seferihisar fayı 7
büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeline yakın. Bu fay ilçenin
içerisinden geçiyor. İzmir fayı Güzelbahçe'den başlıyor, Narlıdere,
Balçova, Konak, Pınarbaşı, Altındağ'dan devam ediyor. Bu fayın üstünde
yerleşimler var. Fakat bu yerleşimlerin yapı stoğu konusunda çok az
fikrimiz var. Fay zonu üzerinde kalan yapı stoğumuz nedir? Fay zonu
üzerinde hastane, okul var mı? Yoğun nüfuslu yerleri var mı? Bir an önce böyle yerlerin deprem master planı kapsamında performans analizlerinin
yapılması gerekiyor. Bu binaların depreme dayanıklı olup olmadığı
araştırılmalı. Bu fayları tanımlamamız ve geçmişlerini öğrenmemiz
gerekiyor. Ona göre de gelecekle ilgili kısa ve uzun vadeli ne yapılması gerektiğini ortaya koymamız şart.PROTOKOL İMZALANMASI GEREKİYORDeprem master planının hazırlanması için İzmir Valiliği ile DEÜ arasında protokol imzalanması gerekiyor. Protokolün imzalanması halinde
yapılacak çalışmalarla, 6 ve 7.2 büyüklüğünde deprem üretme
potansiyeline sahip olan fayların oluşturacağı zararların en aza
indirilmesi hedefleniyor. Yürütülecek çalışmalara İzmir Büyükşehir
Belediyesi, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları da destek verecek. Yaklaşık 100'e yakın bilim insanı ile 3 yıl sürecek çalışmalarda,
kentteki riskli yapılar yeniden belirlenecek.