İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca
Adnan Oktar suç örgütüne yönelik hazırlanan ve İstanbul 30. Ağır Ceza
Mahkemesince kabul edilen iddianamede, FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç
Örgütünün örgütsel benzerliği ve buna ilişkin bilgilere yer verildi.İddianamede, FETÖ ile Adnan Oktar silahlı suç örgütünün, örgütsel benzerliği olduğu
vurgulanarak, buna ilişkin örneklere birçok konu başlığı altında
değinildi. FETÖ tarafından ''Dinler arası diyalog'' adı altında
faaliyetlerin olduğu, bu bağlamda başka dinlere mensup din adamlarıyla
irtibatlar kurulduğu ve bu hususun örgütte ön planda tutulduğu
hatırlatılan iddianamede, Adnan Oktar'ın da birçok sohbetinde
''Museviler bizim kardeşimizdir. Hristiyan dindarlar bizim canımız,
ciğerimiz kardeşlerimizdir, benim 'diyalog' dediğim budur" ifadesini
sıkça kullandığı anlatıldı.İddianamede, FETÖ mensuplarının
örgütün elebaşı Fetullah Gülen için ''beklenen salih zat'' ifadesini
kullanıldığı, ''mehdi'' olarak gördükleri aktarılarak, Adnan Oktar suç
örgütü üyelerinin de Oktar'ı ''mehdi'' olarak gördüğü ve kendisinin de
buna benzer imalarda bulunduğu ifade edildi. Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in İsrail'in Mavi Marmara
gemisine yaptığı saldırıya ilişkin, ''İsrail'in onayı olmadan hareket
etmek, otoriteye başkaldırıdır'' sözlerini kullanarak, İsrail'e
tepkileri azaltmaya çalıştığı anlatılan iddianamede, Oktar'ın da
saldırının ardından örgüt üyelerini İsrail'e gönderdiği, İsrail'den din
adamları ve siyasetçileri programlarında ağırlayarak sohbetlerinde
''İsrail'in İslam dostu bir ülke'' olduğuna vurgu yaptığı kaydedildi.İddianamede, FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'de de bulunan merkezden FETÖ'yü yönlendirmekte olduğu ve
ülkemiz aleyhine çeşitli kuruluşlarla iş birliği yaptığına yer
verilerek, Adnan Oktar suç örgütü üyelerinin de FETÖ ile benzer
odaklarla iş birliği içinde olduğu, kimi zaman onların konferanslarına
katıldıkları, kimi zaman da o kişileri Türkiye'de ağırlayarak
faaliyetlerini devam ettirdikleri anlatıldı.Her iki örgüt
elebaşısının da 1970'li yıllardan itibaren faaliyetlerine hız verdiği,
bu faaliyetleri kapsamında müstear isimlerle kitaplar yazdığı
bildirilen iddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yazılarında
"Abdul Fettah Şahin, Saffet Senih, Şemsettin Nuri" gibi isimler
kullandığı, Adnan Oktar'ın ise "Harun Yahya" adı ile kitaplarını
yayımladığı ifade edildi.İddianamede, özellikle 17-25 Aralık
2013'teki darbe girişimiyle karanlık yüzünü gözler önüne seren
FETÖ'nün, gelişen süreçte yurt dışı merkezli kurum ve kuruluşlarla irtibatının da gözler önüne serildiği anlatılarak, bunun yanı sıra
yurt içindeki diğer örgütsel yapılanmalarla da temas ettiği, bir
istihbarat yapılanması şeklinde örgütleri kendi hedefleri
doğrultusunda yönlendirdikleri aktarıldı.İddianamede, bu
soruşturma kapsamında da yabancı unsurlarla sıkı bir bağlantı içinde
bulunan Adnan Oktar suç örgütünün de benzer dogmalardan beslendiği FETÖ ile iltisak ve irtibat halinde olduğuna ilişkin birtakım
verilere ulaşıldığına dikkat çekildi.
GÜNDEM
26 Temmuz 2019 - 13:26
Adnan Oktar suç örgütünde dikkat çeken ayrıntı
Adnan Oktar suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda 171'i tutuklu 226 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütünün örgütsel benzerliklerle bu iki örgüt arasındaki bağlantı ve benzerliklere vurgu yapıldı.
GÜNDEM
26 Temmuz 2019 - 13:26