Önümüzde seçimsiz geçmesi beklenen dört yıl üç ay gibi bir zaman dilimi var. Ve bu zamanı ülkemizin acil çözüm bekleyen meselelerine hasretmek durumundayız. Dolayısıyla seçim atmosferinden hızla uzaklaşmamız iyi olur. Bu arada seçimlerin bazı faydaları da oldu. Eski tüfenk CHP’liler, öteden beri ülkücülerden pek hoşlanmazlar. Kürtler ise hakeza! Buna rağmen Ankara seçiminde bir ülkücüye oy vermek zorunda kaldılar. Aradaki sorunlar bir nebze de olsa yumuşadı, yani buzlar eridi.
İstanbul’da klasik CHP’liler öteden beri muhafazakar kesime mesafeli dururlar. Buna rağmen İstanbul seçiminde mevlid okutan, Yasin-i Şerifi okuyan, duyarlı bir Müslüman’a oy vermek zorunda kaldılar. Bu çok iyi oldu. Bir uzlaşma vesilesi daha doğmuş oldu . Mütedeyyin insanların da pekala sosyal demokrat olabileceği ya da sosyal demokratların da pekala inanç sahibi olabileceği tescil edilmiş oldu. Bu birliktelik yine Türkiye’ye yaradı.
İstanbul’da beklenen oyların gelmemesi 18-25 yaş arası seçmenden oy alınamayışı... Bu gençleri yoğun çaba harcayarak kim kazanırsa 2023’te onlar başarılı olacaktır. “Gençler bize oy vermiyor” anlayışını yıkacak politikalara ihtiyaç var. Gençleri cezbetmek noktasında da star olan şahsiyetlere ihtiyaç var. 18-25 arası yaştaki gençlerin hayran olduğu, bayıldığı ve çok sevdiği star isimleriniz yoksa o gençlerden oy alamazsınız. Yaşı genç gözüküp ruhu yaşlı isimlerle bu işler olmaz, olamaz. Gençliğin dilini ve jargonunu çok iyi kavramış ve onları ikna edebilen star isimler bu tabloyu değiştirebilir. Böyle kişilerin dışlanmaması, bilakis öne çıkarılması gerekmektedir. Gençlik kesiminin bu kadar az oy verdiği partinin geleceği olamaz. 18-25 yaş arası gençler 2023 seçimlerinde ağırlık koyacağı bir nesil olacaktır. Bir de küskün AKP’lilerin sandığa gitmeme meselesi var. 24 Haziran’da katılım yüzde 90’a yakındı, bu seçimde yüzde 83’te kalmıştır. Sandığa gitmeyenlerin çoğunluğunun muhafazakar-dindar halk olduğu iddia edilmektedir. Bu durum da iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu arada CHP’nden aday gösterilmeyip diğer partilerden aday olanlar da büyük hüsrana uğradılar. Ne demiş atalarımız; “taş yerinde ağırdır.” 31 Mart seçimlerinin diğer kayda değer olayı ise bir liderin doğmasına neden olmasıdır. Bir tarafta Ulaştırma Bakanlığı’nda büyük başarılara imza atmış, Başbakanlık yapmış, meclis başkanlığında bulunmuş büyük ve tanınan devlet adamı Binali Yıldırım; Diğer tarafta kimsenin tanımadığı, küçük bir ilçenin belediye başkanı Ekrem İmamoğlu… Pek eşit bir yarış değildi ama Ekrem İmamoğlu’na İstanbul verilir veya verilmez onu bilemem ama Türk halkı olarak Ekrem İmamoğlu’nun başarısını da yadsıyamayız.
İmkanı olan bir çok değerli yetişmiş insanın ülkesini terk ettiği, terk etmeyi düşündüğü, tüm ümitlerin tükendiği ve bu ülkenin aydın ve lâik insanların kendilerini çaresiz ve etkisiz hissettiği bir noktada, çıkıp her türlü zorluğa, riske rağmen ben yapabilirim diyerek ortaya çıkan, seni kimse tanımıyor diyenlere: “Beni tanıyınca seveceksiniz.” diye yanıt veren, gece gündüz demeden, özverili bir çalışma sonucunda doğru bir aday çıkarıldığında ve doğru bir seçim politikası izlendiğinde, seçilmenin mümkün olabileceğini tüm Türk halkına gösteren; Tehdit dili kullanmadan, rakibinize çamur atmadan, kimseyi ötekileştirmeden de prim yapılabileceğini; Nihayet hiçbir surette bu minvalde bir beyanı duyulmamış olsa da, bu ülkede lider çıkmıyor denildiği bir noktada, 2023 yılında belli bir kesime lider aratmayacak bir yıldız gibi parlayan Ekrem İmamoğlu’nu kazandı Türkiye diye düşünüyorum.