Mahkeme kararında; firmaya verilen lisans kapsamında hazırlanan projenin ilgili idarelerden gerekli izinlerin alınması sonrası plana aktarıldığı, RES üretim alanının üst ölçeklerde gösterilmemiş olsa dahi alt ölçekli planlar yoluyla yatırımın gerçekleştirilmesinin plan hükümlerinde olanaklı kılındığı, projenin ÇED gerekli değildir kararının olduğu ve birçok kurumdan gerekli izinlerin alınmasından dolayı davayı reddetti. Temyiz yargılamasında Danıştay İzmir İdare Mahkemesinin kararını onadı. Danıştay; 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretim Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunu’nun 8. Maddesi gereği “doğal sit alanlarında Koruma Bölge Kurulu’nun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir” hükmüne dayanarak İzmir İdare Mahkemesi’nin kararını onadı. Davacıların karar düzeltme talebi de idari dava daireleri kurulu tarafından yerinde görülmeyerek karar kesinleşti.
DOĞAL SİTLER RÜZGAR ENERJİSİYLE KORUNACAK
Doğal sit alanlarında rüzgar enerjisine izin veren kararın ardından açıklamada bulunan
Çevreci Enerji Derneği Başkanı Tolga Şallı ''Rüzgar enerjisinden yararlanabilmenin ön
koşulu santralin "rüzgar ırmağı" denilen ırmakların üzerinde kurulmasıdır. Çeşme, Urla
ve Karaburun ilçelerimizde rüzgâr ırmaklarının olduğu ender bölgelerimizdendir.
Yenilenebilir enerji kanununa göre koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak
kaydıyla doğal sit alanlarında rüzgâr enerjisi yatırımları yapılabilmektedir'' dedi.
ÜSTÜN KAMU YARARI BULUNMAKTADIR
Rüzgâr enerji santrallerinin kapladığı alanlar geniş olsa da bu alanların sadece yüzde 2-
3' ünün kullanıldığına dikkat çeken Şallı, ''Türbin yerleri, kadastral yol yok ise açılan
yollar ve şalt merkezi dışında tüm alanda ekolojik hayat devam eder. Mevzuat gereği
santral alanı imara kapanarak betonlaşmanın önüne geçilir. Ayrıca rüzgar enerjisi
santralleri; su tüketmez, suyu kirletmez, karbon salınımında bulunmaz ve atık
bırakmaz. Sadece 1 MW rüzgar enerjisi konvansiyonel kaynaklara kıyasla yılda 1500
Ton karbon salınımı engelliyor. Rüzgâr enerjisinin; ülkemizin enerji bağımsızlığına
katkısı, iklim değişikliği ile mücadelede önemli kaynaklardan biri olması, yarattığı
istihdam (şu an ülkemizde 52 bin kişi bu sektörde çalışmaktadır) ve doğal sit
alanlarının betonlaşmasını engellemesinden dolayı üstün kamu yararı bulunmaktadır''
diye konuştu.
DOĞAL SİTLER RÜZGAR ENERJİSİYLE KORUNACAK
Doğal sit alanlarında rüzgar enerjisine izin veren kararın ardından açıklamada bulunan
Çevreci Enerji Derneği Başkanı Tolga Şallı ''Rüzgar enerjisinden yararlanabilmenin ön
koşulu santralin "rüzgar ırmağı" denilen ırmakların üzerinde kurulmasıdır. Çeşme, Urla
ve Karaburun ilçelerimizde rüzgâr ırmaklarının olduğu ender bölgelerimizdendir.
Yenilenebilir enerji kanununa göre koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak
kaydıyla doğal sit alanlarında rüzgâr enerjisi yatırımları yapılabilmektedir'' dedi.
ÜSTÜN KAMU YARARI BULUNMAKTADIR
Rüzgâr enerji santrallerinin kapladığı alanlar geniş olsa da bu alanların sadece yüzde 2-
3' ünün kullanıldığına dikkat çeken Şallı, ''Türbin yerleri, kadastral yol yok ise açılan
yollar ve şalt merkezi dışında tüm alanda ekolojik hayat devam eder. Mevzuat gereği
santral alanı imara kapanarak betonlaşmanın önüne geçilir. Ayrıca rüzgar enerjisi
santralleri; su tüketmez, suyu kirletmez, karbon salınımında bulunmaz ve atık
bırakmaz. Sadece 1 MW rüzgar enerjisi konvansiyonel kaynaklara kıyasla yılda 1500
Ton karbon salınımı engelliyor. Rüzgâr enerjisinin; ülkemizin enerji bağımsızlığına
katkısı, iklim değişikliği ile mücadelede önemli kaynaklardan biri olması, yarattığı
istihdam (şu an ülkemizde 52 bin kişi bu sektörde çalışmaktadır) ve doğal sit
alanlarının betonlaşmasını engellemesinden dolayı üstün kamu yararı bulunmaktadır''
diye konuştu.