Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün günübirlik ziyaret ettiği Rusya’da, terörle mücadele, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin
sağlanması ile mültecilerin geri dönüşü noktasında tarihi bir mutabakata imza atıldı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar ve değerlendirmeleri şöyle;Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin’in daveti üzerine geldiğimiz
Soçi’de önemli bir anlaşmayı gerçekleştirmiş olduk. Ülkemizin güvenlik
kaygılarını teyit eden ve Suriye’ye barış ve istikrar getirmeyi hedef
alan bu anlaşma yoğun bir çalışma sonucunda beklenen neticeye varmış
oldu.Bu anlaşma ile terör koridoruna bir darbe daha vurduk,
Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlendirecek bir adım attık, Astana
sürecinde önemli bir kazanım elde ettik, Barış Pınarı Harekatının bir
meyvesini daha aldık, mültecilerin evlerine dönüşlerini kolaylaştıracak
bir zemin oluşturduk. Bu kazanımlar ışığında Suriye’de siyasi sürecin
ilerletilmesi için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz.SORU- Sayın Cumhurbaşkanı bu davet için teşekkür
ederiz. Biz de tarihi bir toplantıya şahitlik ettik. Somut olarak daha
net anlayabilmemiz için birkaç noktada sorum olacak. Kamışlı’nın dahil
edilmemesi gibi bir ifade oldu. Bu tam olarak ne anlama geliyor? Ortak
devriyenin dışında ama YPG’nin olmayacağı 30 kilometre alanın içinde mi
Kamışlı?Kamışlı’nın özelliği şu; Kamışlı şu an itibarıyla Rus askerleri ile
rejim güçlerinin bulunduğu bir yer. Dolayısıyla orada bizimle karşı
karşıya gelmek gibi bir şeyi arzu etmiyorlar. Biz de zaten böyle bir
şeyi arzu etmedik ve başından itibaren Kamışlı tarafında böyle bir şeye
girmedik.SORU- ABD ile anlaşmamızda bir süre
vardı. Burada da bir süre var, 150 saat… Eğer Türkiye PKK-YPG güçleri
çıkmayı reddederse kalan yerlere askeri harekat seçeneğini masada
tutuyor mu? Bir de Türkiye-Rusya arasında kurulacak mekanizmanın bir
yerinde bir şekilde rejim de yer alacak mı?Gerek ABD gerekse
Rusya ile olan bu anlaşmalarımızda eğer verilen sözler yerine gelmezse
bizim için atılması gereken adımlarda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Amerika ile yapılan anlaşma kısmında yine aynı operasyonumuzu kararlılıkla devam ettiririz. Rusya ile ilgili olarak da Sayın Putin
çok kararlı konuştu, “Biz bunları buralardan kesinlikle atarız” dedi.
Şimdi tabi bu sözü verdiğine göre atılmayınca bizim görev başlar. O da
aynen diğerleri ile ne ise bunlarla da o olacaktır. Değişen bir şey
olmaz. Süreci göreceğiz.SORU- Bu 30 kilometre alandan PKK-PYD nereye çekilecek?Güneye...SORU- Peki isim değiştirerek Suriye’de rejim ordusunun içine girer mi? Tekrar Türkiye için tehdit olmaya devam eder mi?Bu konu ile ilgili olarak zaten biz Sayın Putin’e bir hatırlatma yaptık;
sizin dediğinizin değişik bir versiyonuydu. Dedik ki “Bunlar icabında
rejimin elbiselerini giymek suretiyle arazide kalırsa ne olur?” “Müsaade etmeyiz” dedi. Takipte olacağız.SORU- Mutabakatta dikkatimizi çeken bir ifade oldu. Adana Mutabakatı bu süreçte çok sık
gündeme getirildi Rusya tarafından. Hatta en son Lavrov değişebileceğine atıfta bulundu. Mutabakatta da “Rusya Federasyonu Adana Mutabakatının
uygulamasını kolaylaştırır” deniliyor. Bu ne anlama geliyor?Bizim geçmişte yaptığımız Adana Mutabakatına yönelik herhangi bir değişiklik
söz konusu değildir. Rejimin Adana Mutabakatı ile ilgili zaman zaman
değiştirme yaklaşımları oldu. Lavrov’un söylediği de yumuşatmaya,
kolaylaştırmaya yöneliktir aslında. Adana Mutabakatını ilk defa gündeme
getiren de Rusya tarafı olmuştur. O günden bugüne kadar zaten Adana
Mutabakatı özellikle bizim Suriye’ye girişimizin en önemli dayanağıdır.SORU- Bu mutabakatta biz Suriye rejimine ilişkin bir ifade okumadık ancak
bundan sonra Türkiye ve Suriye rejimi arasında farklı bir ilişki modeli
geliştirilmesi söz olabilir mi?Bundan sonraki süreçle ilgili
olarak biz başta Rusya-Suriye münasebetlerinden hareketle kendimiz için
bunu çok daha isabetli bir yol olarak görüyoruz ve bugünkü görüşmelerde
de bunun bu süreci çok daha kolay kılacağını gördük ve buna inandık.Temennim odur ki bundan sonraki süreçte de biz bu münasebetleri kolaylaştıracak
adımları dışişleri bakanlığı olsun, savunma bakanlığı olsun, istihbarat
olsun, bunları devreye sokarak Rusya tarafından bu işi sürekli gündeme
aldık ve gündemde de… Bunlar zaman zaman bize olumlu neticeler de verdi. Bundan sonraki süreçte de biz bunları tabi yine kullanacağız, bundan
istifade de edeceğiz.SORU- PKK’nın sözde kanton ilan ettiği Ayn el-Arab
ele alındı mı? PKK-YPG’den nasıl temizlenecek? Bununla birlikte Sayın
Putin’in çok uluslu Suriye tanımı içinde Kürtler vurgusu vardı. Suriye
Milli Ordusu’nun temsil ettiği kitleye bir vurgu yapılmadı. Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?Aslında Rusya’nın bizim Ayn el-Arab’a
girmemiz konusunda her zaman bazı davetleri olmuştur. Fakat ABD’nin de
tam tersine oraya girmememiz istikametinde yaklaşımı olmuştur. Bu
yaklaşım aslında Obama döneminde de böyleydi. Ki biliyorsunuz Obama
uçaklarla Kobani’ye silah, mühimmat, her türlü şeyi indirdi ve oradan
adeta bizim ülkemize onlar bir huruç harekatı başlattılar. Bugün eğer
350 bin Kobanili ülkemizdeyse bunun müsebbibi birinci derecede Obama’dır ve şu anda bunlar bizde. “Türkiye’de Suriye’nin kuzeyinden hiç Kürt
yok” diyenler yalan söylüyor. Bunun dışında tabi sayıları 3 milyon 600
bine ulaşan Suriyelilere baktığımız zaman ağırlıklı Arap. Onun dışında
Ezidi vesaire de var. Biz burada gerek Ruslara gerekse Amerikalılara
hepsini anlattık. Bunlardan sonra zaten bu neticeye vardık.Şu an
itibarıyla özellikle ısrarla bir şey kullanılıyor; devamlı “Kürtler
aşağı Kürtler yukarı.” Bizim oradaki Kürtlerle bir sorunumuz yok. Bizim
derdimiz buradaki teröristlerdir ama bunlar öyle anlatıyorlar ki olayı…
“Kürtler…” Amerikalılardan da böyle dinliyoruz, maalesef Ruslardan da…
Herkes… Dün akşam onu da söyledim “Bunu bu şekilde kullanmanız Kürt
kardeşlerimize saygısızlıktır. Bu saygısızlığı yapıyorsunuz. Lütfen
böyle kullanmayın, bizim mücadele ettiğimiz PKK’dır, YPG’dir, yani
teröristlerdir. Teröristin hangi ırktan, hangi dinden geldiğinin ne
önemi var. Terörist teröristtir.”Mesela DEAŞ… DEAŞ’ın içinde
İngilizi var, Almanı var, Fransızı var, Hollandalısı var vesaire… Az da
olsa Türk de var. Şimdi biz DEAŞ’ı tanımlarken hangi ırkı öne
çıkaracağız? Olmaz! Bu işi bir etnik mücadelenin içine sokmamak lazım.
Eğer böyle yaparsak yarın biz başka faturalarla karşı karşıya kalırız.
Bunlara dikkat etmemiz lazım. Tabi biz yazılı kayıtlara girerken asla
bunu Kürtler diye girmiyoruz. Tamamen terör örgütü olarak giriyoruz.
Buradaki olayı da bu şekilde kayda girmiş olduk.SORU- Ayn el-Arap gündeme geldi mi?Tabi Ayn el-Arab konusunu da konuştuk. Şu anda biliyorsunuz özellikle Tel
Abyad-Resulayn arasında yeni bir durum var. Bu bizim için şu anda adeta
kazanılmış hak gibidir. Bu demek değil ki orada kalıcıyız. Böyle bir şey yok. Buraların gerçek sahibi Suriye. Biz bir işgal ordusu değiliz.
Böyle bir özelliğimiz yok. Buranın gerçek sahipleri şu anda bizdeki 3
milyon 650 bin mülteci ve onlar gönüllülük esasına göre eğer buralara
dönecek olurlarsa orada kendi topraklarında hayatlarını sürdürebilirler.Bunun dışında bir durum daha var, o da şu, biliyorsunuz bizim hazırlamış
olduğumuz bir plan, proje var. Uluslararası donörler toplantısı yapmak
kaydıyla belli imkanlar sağlanırsa istiyoruz ki buralarda yapacağımız
yerleşim alanlarındaki konutlar, sağlık tesisleri, okullar vesaire ile
gelsin Suriyeliler, buraların sahipleri buralara yerleşsin. Hedefimiz
bu. Kobani de aynı şekilde bunların içerisinde ve Kobani ile ilgili
süreci de Ruslarla beraber yine aynı şekilde yürüteceğiz.SORU- Eğer bu mutabakat başarılı olursa Barış Pınarı Harekatından sonra
teşkil edilen yerde hemen imar çalışmasına başlama arzusunda mısınız?Biz o arzudayız da fakat şu anda kime teklif ettiysek hepsi “gayet güzel
gerçekten çok hoş” dese de “hadi maddi kaynak” dediğiniz zaman “işte biz o kaynağı Lübnan’a verdik, işte biz onu Ürdün’e verdik” deyip hep topu
taça atıyorlar. Hiçbirisinden şu anda olumlu bir cevap alamadık. Olumlu
cevap gelmeyince de geriye tek bir şey kalıyor. O da uluslararası
dönerler toplantısı için BM’yi devreye sokmak. Bundan bir netice alır
mıyız alamaz mıyız bilemem.SORU- Hemen bir girişim başlatılacak mı?Şimdi biz bu yaptığımız mutabakatları da, gerek ABD gerek Rusya gerekse
koalisyon güçleri, bunu şimdiden BM’ye ileteceğiz ve BM eli ile bu işi
yaygınlaştıralım istiyoruz.SORU- ABD’ye gidecek misiniz? 13 Kasım’da Sayın Trump ile görüşme olacak mı?Şu an öyle gözüküyor.SORU- Türkiye-ABD, Türkiye-Rusya arka arkaya böyle sonuç alıcı mutabakatlar
sağlarken Avrupa’dan da birtakım sesler yükselmeye başladı. Almanyası
ayrı Fransası ayrı… Bütün bu devam eden süreç içerisinde Avrupa’yı
nerede görüyorsunuz?İki gün önce Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson aradı ve “Merkel, Macron, ben ve siz dörtlü olarak bir araya
gelsek” dedi. Onlar Londra’yı teklif ettiler. Ben de “Londra olmaz ancak İstanbul olabilir. Ya da sınıra yakın illerimiz Gaziantep veya
Şanlıurfa olabilir. Buralarda yapabiliriz. Tarih olarak siz aranızda
görüşün ve o adımı atalım.” dedim. “Bunlar da olmaz diyorsanız o zaman
3-4 Aralık’ta malum Londra’da NATO Liderler Zirvesi var. Bu NATO
Liderler Zirvesinin öncesinde veya akabinde orada yapabiliriz” dedim.SORU- Sonuç itibarıyla bu mutabakatların neticesinde ABD ve Rusya PKK-YPG
konusunda yola çıktığınızdaki konumdan başka bir yere geldi mi?
Türkiye’nin “bunların terör örgütü olduğu” tezinin kabul edildiğini
düşünüyor musunuz?ABD ile yaptığımız anlaşmadaki hususları bundan sonra da yakından takip edeceğiz. Rusya ile yaptığımız bu 150 saatlik
olay da 23 Ekim’de 12:00 itibarıyla başlayacak. Onun neticesi ne olur
onu da göreceğiz. Eğer orada olumlu ve hayırlı bir netice alırsak o
zaman da zaten mesele kalmaz.SORU- Ama hiç olmazsa algı açısından bir yere geldiklerini düşünmüyor musunuz?Yani şu anda bize göre gelinen bir yer yok. Çünkü ortada Suriye Milli
Ordusunda şehitlerimiz var. Aynı şekilde bizim sivil ve asker
şehitlerimiz var, yaralılarımız var. Buna bir yere geldik diyemeyiz.
Bunların durması lazım. Algı itibariyle elbette artık eskisi gibi büyük
bir aymazlıkla, kolay kolay “YPG ayrıdır, PKK ayrıdır” diyemezler!
SİYASET
23 Ekim 2019 - 13:11
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Putin 'buna izin vermeyiz' dedi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin’in daveti üzerine geldiğimiz Soçi’de önemli bir anlaşmayı gerçekleştirmiş olduk. Bu anlaşma ile terör koridoruna bir darbe daha vurduk." dedi.
SİYASET
23 Ekim 2019 - 13:11