Geçtiğimiz yıl yapılan il kongresinde söz alarak parti tüzüğü ve yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulunarak dikkatleri üstüne çeken, İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyeleri arasından konuşan tek isim olan İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Foça Belediyesi CHP eski Meclis Üyesi Hakan Barçın, partisinin düzenleyeceği Tüzük Kurultayı’na yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Seçimli kurultaya dönüp dönmeyeceği tartışılan ve en son kurultay mı, çalıştay mı olacağı yönünde üstünde konuşulan CHP Tüzük Kurltayı öncesi gazetemizin sorularını yanıtlayan Barçın, dikkat çeken ifadeler kullandı. Bütün hikayenin üyeyle başlayıp üyeyle bittiğini ve üye doğru tanımlandığı takdirde atılan her olumlu adımın rike gireceğine vugu yapan Barçın, parti üyeleriyle ilgili “CHP bu ülkenin kurucusu, Atamızın mirası ve bu ülkenin teminatı, olmazsa olmazıdır. Bu ülkenin yapı taşlarından biridir. Bu partinin yapı taşı da üyeleridir. Üyeler de nasıl adaylarını seçiyorlarsa o parti de odur. Nasıl adayını belirliyorsan osun!” dedi.
ÜYE BIRAKIRSA GERİYE BİR ŞEY KALMAZ
Tüm örgütlerin iki alt yapısı olduğunu dile getiren Barçın, "Biri yazılı – yazısız alt yapısı; tüzükleri, yönetmelikleri, kurallarıdır. Diğeri de kadroları; teorisyenleri ve pratisyenleridir. Bu iki unsur ise iç içe yapılardır" diye konuşan Barçın, uzun vadede sistemin belirleyici olacağına vurgu yaparak, "Bizim gibi; Sosyal demokrat, Demokratik sol, çağdaş, laik, Atatürkçü geleneklerden gelen bir partinin başkaca şansı da yoktur. Kaderidir adeta ve iyi ki de öyledir. Bu parti bu ülkenin teminatıdır. Üyeler de bu partinin teminatı ve gerçek sahibi olmalıdır. Zaten de öyledir. Üye sizi bırakırsa geriye bir şey kalmaz. Üye bir partinin yapı taşıdır, temelidir, kökleridir. Parti gücünü ne kadar üyelerinden alırsa o kadar güçlü ve etkili olur.” dedi.
PARTİYE ÜYE UYARISI
Partinin nasıl bir üye yapısına sahip olması gerektiği hakkında mevcut durumu ve yapılması gerekenleri de yanıtlayan Barçın,
"Tüzüğün üyelik bölümünde, Cumhuriyet Halk Partisine, partinin program ve tüzüğünü benimseyen her yurttaş üye olabilir, der.
Çok yalın basit ve çok da kucaklayıcı. Ancak sonuç hiç de istendiği gibi olmuyor. Bunun nedeni ise; ‘ne kadar çok üye olursa o kadar iyidir’ anlayışı, beraberinde birçok sorun oluşturmasıdır. Oysa doğru olan; Dünyada da birçok başarılı örneğindeki gibi, önceliği ‘nicelikten’ alıp ‘nitelikli’ üyeye vermektir. Gömleğin ilk düğmesi ‘üyelik’tir. Bir siyasi parti üyelerden oluştuğu gibi, partiyi de o üyeler temsil eder. Dolayısı ile partiye üye olmanın çok dikkatli bir şekilde ele alınması gerekli ve zorunludur. Hep şu örnek verilir ‘X’ yerde üye sayısı 500 ama seçimlerde 200 bile oy çıkmaz. Çok doğru bir örnektir. Yani; üye sayısını öncelediğinizde, naylon üye, delege ağalığı ve siyaset esnaflığı ortaya kendiliğinden çıkmaktadır. Tüm bunların sonucunda da siyaseti meslek edinmiş kişi ya da gruplardan kurtulamaz, gerçekten siyaseti doğru yapabilecek kişileri de dışlamış olursunuz." cevabını verdi.
ÜYENİN NİTELİĞİNİ ARTIRMAK İÇİN NE YAPILMALI?
Parti üyelerinin niteliklerinin nasıl artırılacağıyla ilgili de sorularımızı yanıtlayan Barçın, üye odaklı olunduğu zaman, üyeleri geliştirmek için kullanılan yolların da genişleyeceğinin altını çizdi. Parti okullarını çok etkin kullanmak gerektiğini bildiren Barçın, "Üyeler doğru belirlendiğinde, ortak bir öğrenme, gelişim sağlandığında, birçok doğru da beraberinde gelir. Birçok yanlış da kendiliğinden yok olur. Örnek vermek gerekirse, bugünkü üye yapısıyla ön seçim yapmanın olumsuz sonuçları kendiliğinden ortadan kalkar. Yani sistemi bir bütün olarak ele almak gerekir." dedi.
CHP olarak, süreci üye başvurusundan itibaren, tüm parti içi seçimlere kadar, çoğulcu ve demokratik bir işleyişi kurmak zorunda olduklarını aktaran Barçın, "Özetle, doğru üyeler doğru adayı seçeler. Tabii bu sistem değişiklikleri hemen sonuç vermeyebilir. Hele hele demokratik olabilmek bir zaman gerektirir. Üye Partinin en geniş organıdır. Dolayısıyla üye yapısını sağlıklı bir hale getirmek bir anda olacak iş değildir. Ancak mutlaka olmalıdır. Bu değişim planlamalı ve en kısa sürede uygulanmalıdır. Başka bir örnek ‘kritersiz’, herkese açık, ‘online üye’ yapmak son derece sakıncalıdır. Kanarya sevenler derneğine üye olacak birinden bile en azından bir kanarya fotoğrafını evinde bir duvara asması beklenir. Bu ülkenin en önemli partisine üye olmanın hiçbir kriteri olmaması sağlıklı olabilir mi?”
“GENÇLERİMİZ PARTİMİZE ÇOK MESAFELİ”
Gençlerin partiye mesafeli durdmalarıyla ilgili iddiaları da yanıtlayan Barçın, “Gençlerimiz maalesef partimize çok mesafeli ve belki de en büyük sorunumuz da bu. Neden gençleri partili yapamıyoruz? Nitelikli üye çoğaldığında, her kesimden katılım artacak, örnek insanların temsili ile, duruşları ile; samimiyetin, inandırıcılığın arttığı bir partiye de elbette gençler de ilgi gösterecektir. Sonuç olarak, tüm bunlar partinin tüzüğünde teminat altına alınmalı. Sayın Genel Başkanımız Murat Karayalçın’ın ‘Mektup’unda önerdiği net sayısal çözümlerde de olduğu gibi konunun uzmanları bunu diğer iyi işleyen örneklere göre belirleyebilir.” ifadelerini kullandı.
“NİTELİKLİ ÜYE SİSTEMİ NASIL KURULUR?”
Nitelikli üye sisteminin nasıl kurulacağına dair de görüşlerini aldığımız Hakan Barçın, önerilerini şöyle sıraladı:
"Aday Üye olmak isteyenler, en az 2 yıl aktif görev yapmış, 2 parti asil üyesinin referansı ile başvuru yapabilmeli.
Başvuru sahibinin mahallesinde aynı soyadlı üye sayısı mahalle üye sayısının yüzde 5 ini geçmemeli.
Aday üye minimum 6 ay süre Parti tüzüğü, tarihi ve programı hakkında online ya da ilçe veya il örgütleri tarafından eğitime tabi tutulmalı.
Eğitimini tamamlamış aday üye, sonraki 6 ay süre ile ilçe veya il örgütlerinde vasfınaihtiyaca göre görev almalı.
Bu iki eğitimin toplam süresi 1 yıldan az olmamalı.
1 yılın sonunda asil üye olmaya hak kazanmalı."
Barçın asil üyelerden aktif olmalarının beklendiğini belirtirken, aktiflik şartlarını da şöyle anlattı:
"Aidatını düzenli ödemek. Aidat il tarafından her yıl tespit edilir.
Parti içi ve kent ile ilgili eğitimi devamlı almak. Hem yerel hem de merkezi eğitimlerini her yıl online almalıdır.
Parti içi verilen görevleri gönüllü yapmak.
Bu şartları yerine getirmediği taktirde, pasif üye statüsüne geçer. Pasif üye seçme ve seçilme hakkını geçici olarak kaybeden üyeye denir. Aktif duruma geçmek ise aktiflik şartlarını yerine getirdiğinde mümkündür.”
PARTİ, ÜYELERDEN NE BEKLİYOR?
yalnız üyelerin değil, partinin üyelerden beklentisi olması gerektiğini söyleyen Barçın, "Bugün Partimizin üyelerimizden beklentisini şöyle özetlemek mümkün; adayların tanıtılması, broşür- afiş- pankart işleri ile uğraşmaları, sandık güvenliğini sağlamaları."
Söz konusu görevlerin çok değerli olduğunu ancak yerine getiriliş yöntemlerinin sorunlu olduğuna dikkat çeken Barçın, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Neden mi? Karar süreçlerinde rol almayanlar, dahil olmadıkları politikaları, kendi seçmedikleri, hatta bazen tanımadıkları adayları seçmenlere nasıl anlatabilirler, nasıl savunabilirler, nasıl içselleştirebilirler, nasıl aidiyet kurabilirler.
Ayrıca; yukarıdan aşağı örgütlenme kırgınlıklara yol açar. Demokrasiyi savunan bir partinin kendi içinde demokrat olmaması inandırıcılığı kalmaz. Yerel parti yöneticileri hep yukarıdan bir şeyler bekleyen - adeta günebakan çiçekleri gibi- yüzleri hep genel merkeze dönük, vatandaşından kopuk bireylere dönüşür. Parti tembelleşir. Yeni üye kazanamaz ve var olanları da küstürür uzaklaştırır.”
AMASIZ, FAKATSIZ TAM DEMOKRASİ
Parti içinde de tam bir demokrasi olması gerektiğini ısrarla vurgulayan Barçın, demokrasi çağrısında bulunarak şunları söyledi: “Oysa parti içi amasız, fakatsız tam bir demokrasi olsa: İstisnasız tam demokrasi. Kuralları bellidir. Ön Seçim, Çarşaf Liste, İmzasız aday olabilme istisnasız yöntem kabul edilmeli. Pozitif ayrımcılık, kadın, genç vs kotaları ya da kontenjan ya da bölgesel özel durumlar adları altında her türlü istisnalar yukarıda bahsettiğim üye yapısında ve demokratik yapıda gerek yoktur, kendiliğinden bu ayrımlara ihtiyaç kalmayacaktır. Bu nitelikli üye yapısına geçiş sürecinde geçici olarak bu kota ve istisnalar uygulanabilir, ama geçici olarak… Bunlar planlanabilir, takvime bağlanabilir.
Örneğin ön seçimin de çarşaf listenin de kaybedeni olmaz, olur da kaybeden gönül koymaz ya da görece en az yıpranma olur. Yine hepimiz biliyoruz ki ön seçimde ortaya çıkan yüksek siyasi enerji seçimlere de yansır. Tüm yukarda saydıklarımın tam tersi olur: Karar süreçlerinde rol alanlar, dahil oldukları politikaları, kendi seçtikleri, yakından tanıdıkları adayları seçmenlere anlatmakta, savunmakta, içselleştirmede, aidiyet duygusu kurmada coşkuları ve motivasyonlarını diri tutmakta hiç mi hiç zorlanmazlar! Ayrıca kırgınlıklar olmaz, inandırıcılığımız artar, günebakan çiçekleri gibi olmaz güller gibi birbirimize bakarız. Tembelliği bırakır çok çalışırız. Küskünlükler biter, çoğalırız.”
“ABDÜLATİF ŞENER GÖNDERMESİ”
Üyelerin nasıl seçilmesine dair sorularımızı da cevaplayan Barçın, söz konusu yöntemleri şöyle sıraladı:
"En az 2 yıl aktif asil üyeliğini doldurmuş partililer; ilçe/il kadın, gençlik kolları, yönetimi, il/ilçe meclis üyeliği görevlerine aday olabilirler.
En az 2 yıl ilçe/il kadın, gençlik kolları, yönetimi, il/ilçe meclis üyeliği görevlerini yapmış partililer belde, ilçe, büyükşehir belediye başkan ve millet vekili adayı olabilirler.
Tüm bu adaylara ön seçim ile il/ilçe üyeleri karar verir.
İlçe kongrelerinde doğal delege (oy kullanma hakkına sahip olarak) Muhtarlar ve STK temsilcileri yer almalıdır. Bu temsilcilerin sayısı, toplam delege sayısının yüzde 20’sini geçemez.
Tüm adaylardan, aday olunan ilçe/ilde en az 5 yıl ikamet etmiş olma şartı aranmalıdır."
Barçın, CHP'nin tüm bu saydıklarını yapmak için yeterince güçlü olduğunu belirtirken, "Tabidir ki CHP’nin tüm bunları yapmaya fazlasıyla muktedir ve gücü var. Gerek yetişmiş kadroları gerekse siyasi birikim açısından Türkiye’nin en donanımlı partisiyiz. Ayrıca şunu da göz ardı etmemek gerekli. Kazanamadığında Abdüllatif Şener olmuyorsan, yani kaybetmeyi de biliyorsan sen partilisin." ifadelerini kullandı.
Ayrıca, muhalefeti de tüm kadrolarla yapmaya hazır olmak gerektiğinin altını çizen Barçın, "İktidar kadar muhalefeti de tüm kadrolarınla yapmaya hazır olmak gerekir. Sadece kazanmaya endeksli politikalar. Abdüllatif Şener’e mahkûmmuşsun gibi düşündürebilir. Kazanmak için her şey mubah olmamalıdır. Yani ilkeli durmak gerekir. Bu diğer partilerde olmayabilir, bizim için gerekliliktir. Bizler doğrulardan besleniriz. Neyle besleniyorsan osun!” diye konuştu.
“DEMOKRAT SİZ OLACAKSINIZ”
Barçın, kurumsallaşmanın da önemine de atıfta bulunarak, şu ifadeleri kullandı:
“Özetle en kötü kurumsallaşma en iyi keyfilikten çok daha iyidir doğrudur. Kurumsallaşmada sistem vardır, akıl vardır, bilim vardır, ilkeler vardır. Bir siyasi kitle partinin kurumsallaşmaktan başka bir seçeneği yoktur. Demokrat bir siyasi partinin kurumsallaşmanın da yapı taşı demokrasidir. Yani ilk iş olarak demokrat siz olacaksınız, arkasından diğer doğrular gelecektir. Kurumsallaşmış bir yapı hataları yanlışları da zaman içinde onarma, iyileştirme şansını barındırır. Keyfilik tamamen rastgeledir. Bir iki kişinin kararları o kurumun kaderi olur. Çok tehlikeli ve risklidir. Kumardır hatta. Kumarın cilvesi başta kazansanız bile sonuç hep hüsran olur. Çağdaş demokratik ülkelerde; partilerin nihai amaçları seçilip bir yerlere gelmektir. Aynı parti ‘seçimi’ yani varlık sebebini önce kendi içinde gerçekleştirmediği sürece nasıl var olabilir. Tabiî ki anti demokratik, diktatoryal yollarla da bu mümkündür. Bu tür partilerin sonları malumdur hem kendilerini hem de ülkelerini yok etmişlerdir. Bu anlayışla, bu açıdan kurguyu geliştirmek gereklidir. Örneğin önseçimin eksik taraflarını veya sakıncalı taraflarını gösterip, bunların ortadan kaldırılmasını sanki olanaksızmış gibi gösterip ‘atamayı’ yani ‘keyfiliği’ yani ‘anti demokratik’ bir yönetim şeklini savunmak, tek yolmuş gibi göstermek CHP’nin var oluş nedenine aykırıdır."
BİR ZAFER YAZALIM
Son olarak hedefler kadar bu hedeflere nasıl varılacağının da önemini vurgulayan Barçın “Nereden çok, nereye baktığınız önemlidir. Hedefler kadar ve bu hedeflere nasıl varılacağı yani örgütlenme şekli esası da belirler. Anti demokratik bir örgütün demokrasiyi savunması inandırıcı olmaktan çok uzaktır. Özünde olmayan değişimden, farklı sonuç almayı beklemek safdilliktir.
Ülkemize demokrasiyi getirmiş bir partinin sorumluluğu diğer partilerden çok daha büyüktür. Tek yapmamız gereken fabrika ayarlarımıza dönerek, Atatürk’ün devrimci, laik, aydınlanmacı, bilime sanata inanan, Cumhuriyetçi, sosyal demokrasiyi ve solu tekrar iktidara taşıyabiliriz. Evet, bunu yapabiliriz, iktidara gelebiliriz! Yeter ki örgütsel gücümüze, birbirimize inanalım! Gelin hep birlikte “yerelden genele” bir zafer yazalım!! Yaşasın Demokrasi, Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi, Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi örgütü!”
Kaynak: Egeyebakış
Nicelikten çok nitelik yaklaşımını destekliyorum.