EMİNDE DEĞİŞİKLİK YAPMAK, CİNAYETLE EŞ DEĞER TUTULMALI'İzmir'de imar barışı ile affedilen yapı sayısının bilinmediğine dikkati çeken Atak, "İmar Barışı'ndan faydalanan yapıların mutlaka kontrol edilmesi lazım. Yüksek ihtimalle riskli çıkacağını söylemek çok yanlış olmaz. Çünkü bina tasarlanıp üretilirken belirli bir yük taşıyacağı varsayımıyla üretiliyor. Binaya ekleme, taşıyıcı sistem daha güçlü hale getirmeden yapılırsa riskli çıkma olasılığı çok yüksek" dedi.Yapıların periyodik olarak bakım ve onarımdan geçmesi gerektiğini dile getiren Atak, sözlerini şöyle sürdürdü:"Araçların trafiğe çıkabilmesi için her yıl muayeneye giriyor. Buna benzer şekilde yapılar da yasal prosedürlerle kontrol altına alınarak, 3-5 yılda bir bakılabilir. Binalar dış etkiler nedeniyle durup dururken de zarar görebiliyor. İzmir'de nemli havadan, denizden dolayı sülfata dayanıklılığı olmayan betonlarda aşınmalar daha fazla oluyor. O nedenle periydik kontroller kişilerin cahilce yaptıkları değişikliklerin önüne geçecektir. Kat eklemeleri ya da basit bir duvar tadilatı gibi görünen şeyler taşıyıcı sisteme büyük bir zarar verebiliyor. Pencereleri büyütmek, odaları arasındaki duvarları yıkmak veya binanın kullanım amacını değiştirmek tek başına verilebilecek bir karar değil. Konut olarak kullanılmak üzere üretilmiş bir binayı dershaneye ya da okula çevirmek binanın deprem performansını zayıflatıyor. Binanın taşıyıcı sisteminde değişiklik yapmak, cinayetle eş değer tutulmalı."'İZMİR DEPREME HAZIR DEĞİL'İzmir'in depreme hazır olmadığını vurgulayan Atak, "Atılan somut adımlar oldukça az. Kentsel dönüşüm ekonomik gücü yüksek olan kesimlerde yapılıyor. Örneğin depremden sonra Karşıyaka'da sahil evlerinde daha çok dönüşüm oldu. Esas ihtiyaç sahiplerinde bunu yapacak güç yok. Devlet kurumlarının da desteklemeye çok fazla niyeti yok. Yine unutma eğilimindeyiz. İzmir'de yapılan envanter çalışmaları, Deprem Master Planı, çalıştaylar umut verici ancak somuta dönüştüğü zaman daha doyurucu hale gelecek. Acil durum eylem planlarının hızlı şekilde ortaya koyulması lazım. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediye, sivil toplum örgütleri, AFAD gibi kurumlar bu konuda aynı dili konuşmalı. İzmir'de sadece deprem değil, yoğun yağışları ya da denizin kabarmasını afet olarak hissediyoruz. Dolayısıyla da şehir bize daha hazırlıklı ve iş birliği halinde olmamız gerektiğini söylüyor. Çaba var ama maalesef yeterli değil" diye konuştu.Kaynak: DHA
GÜNDEM
Yayınlanma: 30 Ocak 2025 - 14:03
Bayraklı ve Bornova için deprem raporu; binaların yüzde 35'inin yıkılma ihtimali yüksek
İNŞAAT Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Bengi Atak, İzmir'de 30 Ekim 2020 depreminde en çok yıkımın yaşandığı Bornova ve Bayraklı ilçelerinde yapılan envanter çalışmaları sonucunda 2 ilçedeki 60 bin yapının yüzde 35'inin 'Depreme dayanıksız olma ihtimali yüksek'...
GÜNDEM
30 Ocak 2025 - 14:03
İlginizi Çekebilir