6 Şubat 2023 Pazartesi günü art arda gelen iki deprem ile milyonların hayatı sonsuza dek değişti.
Dokuz saat arayla 7,7 ve 7,6 büyüklükleriyle Türkiye ve Suriye’yi sallayan depremler, bölgede gerçekleşmiş en şiddetli depremler arasında yerlerini aldılar.
Bu yazının yazıldığı tarihte, depremlerden ölenlerin sayısı 31.000′den, yaralıların sayısı ise 80.000’den fazla ve hala binlerce göçük altından çıkarılamayan insan var.
Dünya Sağlık Örgütü, felaketten etkilenen insan sayısını 23 milyon olarak açıkladı. En az 6.000 bina çöktü. Türkiye’den yaklaşık 25.000 kişi ve diğer ülkelerden gönderilen binlerce kişi ile kurtarma çalışmaları devam ediyor.
Ekonomik kaygı
Türkiye’nin ekonomik gerilemesine, yüksek küresel enerji fiyatları, Covid-19 salgını ve Ukrayna- Rusya savaşı gibi nedenler gösterilebilir; fakat ekonominin gerilemesinin en büyük nedeni Erdoğan’ın yönettiği, yükselen enflasyona rağmen faiz oranlarını baskılayan ve Türk lirasını düşüşe geçiren ekonomik politikalardır.
Türkiye’nin döviz rezervleri son yıllarda keskin bir şekilde düştüğü yetmezmiş gibi cari açık rekora koştu, koşuyor.
Türk Lirası 2022 yılında dolar karşısında yaklaşık %40 değer kaybederek halkın satın alma gücünü ciddi şekilde azalttı.
Zayıf rezervler, yüksek cari açık, yüksek dış finansman ihtiyaçları, yüksek enflasyon ve hane halkının düşük alım gücü; deprem olmasaydı, herhangi bir afet ile karşılaşmasaydık bile başlıca ekonomik kaygı nedenleri olarak kalmaya devam edeceklerdi.
Türkiye için kritik bir yıl
Bu yıl, özellikle 14 Mayıs’ta yapılacağı açıklanan cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaklaşan Türkiye için kritik bir dönüm noktası olacak. Bu seçimin sonucu, mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarda kalsın ya da kalmasın, Türkiye’nin nüfusu, demokrasisi, ekonomisi ve TL üzerinde büyük sonuçları olacağı kesin.
Erdoğan, Ağustos ve Kasım ayları arasında %80′in üzerinde olan yerel enflasyonun %57′nin üzerinde olduğu, ulusal bir “yaşam maliyeti krizi” nin ortasında erken seçim çağrısında bulundu.
Birçok analist, bu hamlenin Erdoğan’ın tartışmalı ekonomi politikaları geri tepmeden önce iktidarda bir dönem daha kalma çabası olarak gördüğünü söylüyor.
Yaşanan depremden sonra Erdoğan’ın daha önceki seçim vaatleri ( maaşları artırmak, emeklilik yaşını düşürmek, imar affı gibi popülist hareketler) şimdi imkansız olabilir, çünkü yönetilmesi gereken devasa bütçe açıklarına, bastırılması gereken döviz kurlarına ek, şimdi daha fazla kamu fonunun tüm hasar görmüş yerleşim yerlerinin yeniden inşasına yönlendirilmesi gerekecek.
Olası Sonuçlar
Bu kadar hazırlıksız yakalanılmış, hali hazırda zaten çok kötü yönetilen bir ekonomi yönetiminin sonuçlarıyla fakirleşmiş halk, bir de bu yıkıcı afetin sosyal ve ekonomik sonuçlarıyla yüzleşmek durumunda bırakılıyor.
Şimdiden kesin olarak toplamda ne kadarlık bir maliyete katlanılacağını bilmek çok zor. Bölgenin hangi şartlarda, hangi teşviklerle, ticaretin ve sosyal hayatın hangi koşullarla desteklenip desteklenmeyeceği, olası yurtdışından gelecek kaynakların ne kadar olacağı ve bunların etkin kullanılıp kullanılmayacağı gibi koşullar toplam maliyete etki edecektir.
Bölgenin rehabilitasyonu, tekrardan insan merkezli, sosyal ve ekonomik hayatın canlandırıldığı hatta deprem öncesine göre çok daha iyi bir yerleşim yeri olarak planlanması gibi konular çok önem arz etmektedir. Deprem bölgeleri çok iyi planlanıp rehabilite edilirse; ekonomiye katkıları eskisinden daha yüksek olup sosyal ve ekonomik yaraların sarılmasında hızlı yol alınabilir.
Şimdilik görünen olası sonuçlara bir bakalım;
2023 yılında Türkiye' nin GSYİH' sının %3,5' i olarak öngörülen hükümet bütçe açığı, beklentilerin üzerinde olabilecek ve GSYİH' nın %4,5 ila %5' ine kadar çıkması olası gözüküyor. Bu durum, ülkenin cari açığı ve diğer ekonomik kırılganlıklarını daha da kötüleştirecektir.
Depremden etkilenen 10 il, Türkiye'nin GSYİH' sının yaklaşık %9' unu oluşturmaktadır ve bu illerdeki tarımsal üretim ülke genelindeki tarımsal üretimin %15' ini oluşturuyor. Depremin sonucu olarak, bu %15'lik dilimdeki üretimin zayıflaması, tarımsal arzdaki düşüşe ve Ocak ayında %71 olan gıda enflasyonunun artmasına neden olabilir.
2022 yılında depremden etkilenen 10 ilin ihracatı 21,5 milyar dolar değerinde ve tüm Türkiye ihracatının %8,5' ini temsil etmektedir. İnsan gücü kayıplarına ek olarak, depremin endüstriyel faaliyetleri, ulaşım ve lojistiği sekteye uğratmasıyla beraber, Türkiye'nin dış ticaret hacminin de zarar görmesini bekleyebiliriz.
Ticari faaliyetlerdeki aksamalar, vergi gelirlerinin düşmesine neden olacaktır. Hükümet, bölgedeki tüm vergi yükümlülüklerini Temmuz ayı sonuna kadar erteledi. Geçen yıl bölgenin vergi gelirleri yaklaşık 172,5 milyar lira değerinde ve Türkiye' nin vergi gelirlerinin %7,5'ini oluşturuyor.
Bölgedeki kredi geri ödemelerinde oluşabilecek aksaklıklar bankaları zor durumda bırakabilir.
İktidarın mevcut ekonomi politikasında bir değişikliğe gitmemesi durumunda, zayıf rezervler, yüksek cari açık, yüksek dış finansman ihtiyaçları gibi maddeler sıralandığında keskin bir kur hareketi ihtimali (en önemli ve saygın finans kuruluşlarının 2023 yıl sonu Dolar/TL beklentileri 21 – 28 arasındadır) her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda yazan hiçbir sonuç; eğitimsizlik, denetimsizlik, adam kayırmacılık, liyakatsizlik, sorumsuzluk gibi nedenler yüzünden YOK YERE annesini, babasını, akrabalarını kaybetmiş bir çocuğun yaşayacağı hayat kadar ağır olmayacaktır.