Değerli Okurlar,
Başarılı kişiyi takdir ederken ‘ama unutmayalım ki çok şanslıydı’ ile biten cümlelerden hep rahatsızlık duydum.
Sanırım bu durum ünlü Romalı filozof Seneca’nın ‘Şans, hazırlığın fırsatla buluştuğunda meydana gelen şeydir.’ şeklindeki şans tanımına yatkınlığımdan kaynaklanıyor.
1997'de ünlü yatırımcı Warren Buffett bir düşünce deneyi önerdi.
“Düşünün ki, doğmanıza 24 saat var ve bir cin size geliyor” dedi.
“Cin, girmek üzere olduğun toplumun kurallarını belirleyebileceğini ve istediğin her şeyi tasarlayabileceğini söylüyor. Sosyal kuralları, ekonomik kuralları, hükümet kurallarını kısacası hepsini. Üstelik bu kurallar sizin, çocuklarınızın ve torunlarınızın ömrü boyunca geçerli olacak.”
"Ama bir sorun var,"
“Amerika Birleşik Devletleri'nde veya Afganistan'da zengin mi fakir mi, kadın mı erkek mi, özürlü mü sağlıklı mı doğacağınızı bilmiyorsunuz. Bildiğiniz tek şey, içinde 6 milyar top bulunan bir torbadan bir top çıkarabileceğiniz. Ve bu sizsiniz. Bu durumu kabul eder miydiniz?
Bu şekilde açıklandığında, hayatta şansın, rastlantısallığın ve iyi talihin önemini yadsımak zor.
Başarılı olmak için şansın, çok çalışmanın ve diğer birçok faktörün etkisi üzerinde duralım bugün.
Mutlak görüş, ne yazık ki başarı seviyenizi her zaman herkesle karşılaştırır. Birini belirli bir alanda dünyanın en iyisi yapan nedir?
Başarı neredeyse her zaman şansa atfedilebilir. Bill Gates'in bir bilgisayar şirketi kurmayı seçmesi gibi iyi bir başlangıç seçimi yapsak bile onun bu başarıyı yakalamasına neden olan tüm faktörleri anlayabilmek mümkün mü?
Hepimiz biliyoruz ki başarı ne kadar çılgınsa, ona neden olan koşullar o denli aşırı lakin çok olası değil. Başarı, doğru genlerin, doğru bağlantıların, doğru zamanlamanın ve tahmin edilmesi zor binlerce başka etkinin birleşimi.
Öte yandan, başarı düzeyimizi bize benzer olanlarla karşılaştıran göreceli görüş var. Benzer düzeyde eğitim almış, benzer mahallelerde büyümüş veya benzer düzeyde genetik yetenekle doğmuş milyonlarca insan… Bu insanlar aynı sonuçlara ulaşmıyorlar. Ancak şu bir gerçek ki kendimizi benzer şans seviyelerine sahip olanlarla karşılaştırdığımızda, fark alışkanlıklarımızda ve seçimlerimizdedir.
Öyleyse, ‘mutlak başarı şanstır, göreceli başarı ise seçimler ve alışkanlıklardır’ diyebilir miyiz?
Öyleyse, Dünya’nın en ileri ülkelerinden birinde doğmuş zengin bir insan ile üçüncü dünya ülkelerinden birinde aşırı yoksulluk içinde doğmuş daha az parayla yaşayan biri arasındaki farkı ne açıklar?
Bu nedenle mutlak görüşün daha küresel olduğunu düşünüyorum.
Oysa göreceli görüş daha yerel geliyor bana. Aynı okula giden, aynı mahallede büyüyen ya da aynı şirkette çalışan herkesle aramızdaki sonuç farkını ne açıklıyor? Başarıyı yerel bir bakış açısıyla ele alırken, bazılarınızın: “Benimle dalga mı geçiyorsun? Çok çalıştığımı biliyor musun? Benim yaptığım ama diğerlerinin yapmadığı seçimleri ve fedakârlıkları anlıyor musunuz? Şans, verdiğim sıkı çalışmanın değerini düşürdüğü için başarımı göz ardı etmek! Başarım şanstan ya da çevremden kaynaklanıyorsa, o zaman neden komşularım, sınıf arkadaşlarım ya da iş arkadaşlarım aynı şeyi başaramadı?’’ dediğini duyar gibiyim.
Her ikisi de doğru aslında. Hayata hangi pencereden baktığınıza bağlı…
Şans ve sıkı çalışma arasındaki dengeyi incelemenin başka bir yolu da başarının zaman içinde nasıl etkilendiğini düşünmektir.
Başarıyı bir grafik üzerinde gösterdiğimizi hayal edelim. Başarı y ekseninde ölçülür. Zaman, x ekseninde ölçülür. Ve doğduğumuzda, Buffett'in piyangosundan aldığınız top, y ekseni üzerindeki başlangıç noktamızdır. Doğuştan şanslı olanlar grafikte daha yukarıdan başlar. Daha zor koşullarda doğanlar ise daha aşağıdan. Yani, başarımızın yalnızca eğimini kontrol edebiliriz, başlangıç konumumuzu değil.
James Clear ‘Atomik Alışkanlıklar’ adlı kitabında şöyle yazıyor: "Şu anda ne kadar başarılı ya da başarısız olduğunuzun bir önemi yok. Önemli olan, alışkanlıklarınızın sizi başarıya giden yola sokup sokmadığıdır. Mevcut gidişatınızla, mevcut sonuçlarınızdan çok daha fazla ilgilenmelisiniz. Başlangıç konumunuzu değil, yalnızca başarınızın eğimini kontrol edebilirsiniz. Olumlu bir eğim, yeterli zaman ve çabayla, şanssızlık nedeniyle kaybettiğiniz başlangıcı bile geri kazanmanız mümkün olabilir. " Bu alıntının şans ile başarı ilişkisini iyi özetlediğini düşünüyorum.
Her durumda, ikisini de yok saymak mümkün değil. Her ikisi de önemli ancak deneyimlerime dayanarak; sıkı çalışmanın genellikle zaman geçtikçe daha önemli bir rol oynadığını söyleyebilirim.
Tanımı gereği, şans kontrolümüz dışındadır. Yine de, talihin (veya talihsizliğin) yolunuza çıkacağı zamana hazırlanabilmeniz için oynadığı rolü ve nasıl çalıştığını anlamakta fayda var.
Matematikçi ve bilgisayar mühendisi Richard Hamming, ‘Sen ve Araştırman’ adlı fantastik konuşmasında, harika işler yapmak için gerekenleri şöyle özetliyor: “Gerçekten de şans unsuru hem vardır hem yoktur. Hazırlıklı zihin er ya da geç önemli bir şey bulur ve onu yapar.’’ Yani evet, yaptığımız özel şey şanstır, ancak bir şey yapıyor olmanız şans değildir!
İyi şanslar için harekete geçerek yüzey alanınızı artırabiliriz. Geniş çapta keşif yapanlar masa başında bekleyenlere oranla, pek çok işe yaramaz şeyin yanında bir iki tane de olsa fırsat yakalayacaktır. Ancak göz ardı etmemek gerekir ki çok çalışan, fırsatları kovalayan ve daha fazla şey deneyen kişinin, bekleyen kişiye göre şans eseri tökezleme olasılığı da yüksektir.
İyi ya da kötü şansımızı kontrol edemeyiz ama çabamızı ve hazırlığımızı kontrol edebiliriz. Şans zaman zaman hepimizin yüzüne güler. Ve öyle olduğunda, talihimizi onurlandırmanın yolu, çok çalışmak ve bundan en iyi şekilde yararlanmak değil midir?
Ben hem şansa inanıyorum hem de çok çalışmaya...
Geçmişe baktığımızda, bizi bulunduğumuz yere getiren çalışmadan gurur duymanın yanı sıra, bunun olmasına yardımcı olan şansa da minnettar olalım.
Geleceğe baktığımızda ise, bizi gitmek istediğimiz yere götürmesi için şansa güvenmeyelim, bunun yerine sıkı çalışmaya odaklanalım ve ardından her şeyin yerli yerine oturması için şansımızın yaver gitmesini dileyelim.
Şanslı, başarılı ama en önemlisi huzurlu ve mutlu olmanız dileğiyle…