Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde 94
Ruhuyla Cihannüma ve Kadim Dostlar Buluşması programında konuştu.Dün akşam ekranlara gelen canlı yayında CHP İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasına değinen Cumhurbaşkanı
Erdoğan şunları söyledi: 18 günde neler yaptım diyor. Ben söyleyeyim
neler yaptığını, 18 günde başkanvekillerinin ofislerinin, odalarının
kilitlerini sökmekle meşgul oldu. Veri kopyalama diye bir olayın
içerisine girdi. Madem seçildin bu işlerle niye uğraşıyorsun. Bu FETÖ
sanatıdır...Birtakım kırgınlık ve kızgınlıkların bir tarafta
kalması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle
sürdürdü: "Buradan sizlerin aracılığıyla tüm İstanbullu kardeşlerimize
şu çağrıyı yapmak istiyorum: Dönem ülkenin bekasını, milletin bekasını
her türlü küskünlüğün, kızgınlığın önüne koyma dönemidir. Gün fitneyi
büyütme, kırgınlıkları derinleştirme değil bir olma, beraber olma,
kenetlenme, safları sıklaştırma günüdür. İstanbul'un istibali karşımdaki bu kadronun omuzlarındadır. Türkiye'nin aydınlık geleceği her birinizin vereceği mücadeleye bağlıdır. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:Zalim Sisi tarafından cunta tarafından devrilmiş ve hapse atılmıştı.
Kendisiyle hem Cumhurbaşkanı seçilmeden önce hem de seçildikten sonra
yakın dostluğumuz oldu. Darbe mahkemelerinde yargılanan ve idam cezasına çarptırılan merhum Mursi'nin mahkemede son nefesini vermiş olması
kendisine ve halkına yapılan bir zulmün sembolüdür. Zalimler mazlumların canlarına kastedebilir, hatta onları öldürmek suretiyle şehadetine
vesile olabilirler. Fakat verdikleri mücadelenin izzetine asla halel
getiremezler. Biz de tüm müslümanlar merhum Mursi'yi son nefesine kadar
yürüttüğü mücadelesini hatırlayacağız."ONUNLA AYNI MASADA OTURMAM, ASLA GÖRÜŞMEM DEDİM"Bana zalim Sisi'ylle görüşmek için çok teklifler geldi, bu tekliflerin
hiçbirini kabul etmedim. Onun oturduğu masada oturmam, onunla görüşme
asla yapmam dedim. Zira bizim zalimlerle bu noktada hele hele kardeşlik
seviyesinde farklı dayanışmamızın olduğu bir kardeşimiz Mursi'yle bu
şekilde bizim onun katili olan kişiyle biraraya gelmemiz mümkün değil
dedim. Bu güne kadar da gelmedik. Bizim gözümüzde Mursi inandığı dava
uğruna verdiği mücadele sırasında hayatını kaybeden bir şehittir. Tarih
onu cezaevine atıp, idamla tehdit edenleri ve şahadetine yol açan
zalimleri asla unutmayacaktır. Muhammed Mursi'ye Allah'tan rahmet,
ailesine, Mısır halkına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Ruhu
için gelin birer Fatiha okuyalım."HAYRA MOTOR, ŞERRE FREN OLANLARA TEŞEKKÜR EDİYORUM"Cihannuma ailesiylebirlikte olmaktan bahtiyarlık duyuyorum. Ülkemizin farklı
köşelerinden toplantımızı teşrif eden büyüklerime, kardeşlerime,
medeniyetlerin başkenti, Fatih Sultan Mehmet'in rüyası şehri İstanbul'a
hoşgeldiniz diyorum. Bizleri böylesine güzide bir toplulukla biraraya
getiren Cihannüma ile İstanbul Dostluk Derneği'nin yöneticilerine,
gönüldaşlarına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bugün aramızda
karşılığını sadece Mevla'dan bekleyerek Hakk'ın ve halkın rızası için
ter dökmüş, çile çekmiş kardeşlerim bulunuyor. Anadolu'nun bağrından
çıkıp her türlü engeli aşarak ekonomi, siyaset,bürokrasi, sosyal hayatta yer tutmuş davamıza, insanımıza hizmetkârlık yapan pekçok kardeşimiz
var. Rahmetli Erbakan hocamızın dediği gibi "Hayra motor, şerre fren"
yapan tüm dostlarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum."İMAN VARSA İMKAN VARDIR DİYEREK YOLUMUZDAN GERİ DÖNMEDİK"1994 yılı sadece bizim hareketimiz için değil aynı zamanda Türk siyasi
hayatı için de bir kırılmadır, yeni bir milattır. Hukuk, adalet,özgürlük ve demokrasi mücadelesi açısından 1950 seçimleri ne kadar önemli ise
1994 seçimlerinde yakalanan başarı da aynı şekilde önemlidir. 1994
seçimlerinde ilk defa İstanbul ve Ankara'nın yanısıra 6 büyükşehir
toplam 28 ilin belediye başkanlığını kazandık. Rabbimizin inayeti ve
necip milletimizin desteğiyle tarihi bir seçim zaferine imza attık.
Adaylık sürecimizden, seçim kampanyamıza kadar pekçok zorlukla
karşılaştık. Medya kuruluşları, iş dünyasının çatı örgütleri, vesayet
güçlerinden mafyatik yapılara kadar farklı odakların tehditlerine maruz
kaldık. İman varsa imkan da vardır diyerek her türlü yokluğa, zorluğa
rağmen yolumuzdan geri dönmedik."ANNESİNİN İKİ BİLEZİĞİNİ VE KENDİ BİLEZİĞİNİ BİZE VERDİ"Hiç kimseyi dışlamadık, ötekileştirmedik. Dış görüşünü, siyasi görüşü,
etnik kökeni, inancı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun hiç kimseye
önyargılı bakmadık. Zira yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Fatih'teki
insanımıza nasıl ulaşmaya çalışıyorsak Kadıköy'deki, Beyoğlu'ndaki arka
sokaklarındaki kardeşlerimize ulaştık. Girilmedik ev, sıkılmadık el
bırakmadık. Yapılan eleştirilere, önümüze çıkartılan engellere
aldırmadan İstanbullu kardeşlerimizin her birine ulaşmanın gayretinde
olduk. İnanıyorsanız, muhakkak üstünsünüz demeden gece gündüz çalıştık,
ter döktük, mücadele ettik. Sene 1994, seçim çalışmalarımız için semt
semt, sokak sokak İstanbul'u dolaşıyoruz. İnsanlarımızla kucaklaşıyor,
ama birilerinin kucaklaştığı gibi değil, bizimki farklı, dertleşiyor
onlarla ruberu hasbıhal ediyoruz. İstanbul'un bir ilçesinde esnaf
ziyareti yaptığımız sonrada 7-8 yaşlarındaki kız çocuğu yanımıza geldi.
Annesinin iki bileziği ve kendi küçük bileziğini avuçlarıma bıraktıktan
sonra şunu söyledi: Bunları annem size gönderdi, seçildikten sonra sakın bizi unutmasın, dedi. Sözünü bitirince bizim tepki vermemize fırsat
vermeden yanımızdan hızlıca uzaklaştı."NİCE İSİMSİZ KAHRAMANIN FEDAKÂRLIĞIYLA BUGÜNE GELDİK"Parti teşkilatlarımızın kuruluşundan seçim çalışmalarına kadar bunun günü
gözlerimizi yaşartan, insanımızın alicenaplığını gösteren onlarca hadise yaşamıştır. 1950'de milletimizin merhum Menderes'i, 1983'de merhum
Özal'ı sahiplendiği gibi 1994'de hareketimizi sahiplenmiş, bizi bağrına
basmıştır. Anneler canından aziz bildiği 7-8 yaşındaki o kız çocuğunun
istikbalini, umutlarını, hayallerini de avuçlarımıza bırakmıştır. Bu
mücadele nice isimsiz kahramanın fedakârlıklarıyla bugünlere
ulaşmıştır.Bu aziz dava milletin hayır duasıyla bugünlere erişmiştir.
Başardığımız her şeyin önce Allah'ın yardımı sonra davamıza
bağlılığımıza ve bu kutlu yoldaki özverilere borçluyuz. Büyükşehir
belediye başkanı seçildiğimizde sadece başkanlık yetkisini değil aynı
zamanda bize oy veren, güvenen, minik yavrumuz gibi geleceğini bize
emanet eden kardeşlerimiz gibi tüm İstanbul'un umudunu yüklendik."SEN BU MİLLETİN VALİSİNE TAHAMMÜL EDEMİYORSUN"Büyükşehir belediye başkanı olarak 4,5 yıl görev yaptım. Milletin emanetini
Allah'a şükür yere düşürmedik. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkına el
uzatılmasına asla müsaade etmedik. Bu aziz şehre olması gerektiği gibi
sahip çıkmanın, layık olduğu şekilde hizmet etmenin çabasını güttük.
Milletimize olan taahhütlerimizi tek tek gerçeğe dönüştürdük.
İstanbul'da sessiz bir devrime imza attık. 1994 senesiyle beraber
belediyelerin iradesine, belediyecilik hizmetlerinde hamdolsun ülkemizde yepyeni bir dönemi başlattık. İstanbul böylece faşist CHP zihniyetinden kurtuldu. Milletimiz ilk kez 24 saat kapısını kendine açık tutan,
derdiyle dertlenen, sevincine ortak olan farklı bir zihniyetle buluştu.
Şimdi herkesi kucaklamak için geliyorum diyen kişi, Ordu'da bu milletin, bu devletin valisine ne diyor, it diyor. Bu nasıl kucaklama yahu! Sen
her şeyden önce bu milletin valisine tahammül edemiyorsun? Sen İstanbul
gibi bir şehre belediye başkanı olmak için yola çıkıyorsun."POLİSE ŞEREFSİZLER OLAN DİYEN GÜRUHLA BERABERLER"Böyle bir kişi benim milletimden başta Ordu valimizden özür dilemedikçe böyle bir adaylığa layık olmak, böyle bir makama gelemez. Bu makamda
bulunanların herşeyden önce edeple bu makama gelmesi lazım. Ondan sonra
bu milletin polislerine şerefsizler ifadesini kullanan bir güruhun da
yanında olduğunu düşünün. Şu anda seçim sathı mailindeyiz. Valimiz tabii ki bunu yanıda bırakmayacaktır. Davasını açmak suretiyle süreci devam
ettirecektir. Susuz bir İstanbul'u suya kavuşturan biz olmadık mı?
Dağları delerek İstanbul'a suyu getiren biz olmadık mı? Melen'den 230
kilometreden suyu getiren biz olmadık mı? Boğazdan suyu geçiren biz
olmadık mı? Şu anda İstanbul'da bütün kavşaklar, bizden önce kavşak
sözkonusu değildi. Bunların hepsini biz yaptık. Metrobüs,
Söğütlüçeşme'den al ta kendisinin belediye başkanlığı Beylikdüzü'ne
kadar metrobüsü getiren biz olmadık mı?"KENDİSİ GEÇTİĞİNİ SÖYLÜYOR İYİ Kİ Kİ GEÇTİN"Bütün bu süreç şu anda İstanbul'a belediye başkan adayı olarak sunduğumuz
Binali Yıldırım Bey kardeşimizle yürüdü. Marmaray'ı yaptık. Şu ana kadar 350 milyonu buldu. Kendisi oradan geçtiğini söylüyor. İyi ki geçtin.
Ama kadir kıymet bilmek çok önemli. Bütün bunların yanında değerli
kardeşlerim İstanbul'un o kirli havasını ortadan kaldıran biz olduk.
Şimdi yatıyor, kalkıyor bütçe diyor. Göreve geldin bizim 2,5 milyar
dolar borcumuz vardı. Teslim ederken 1 milyar 250 milyon dolarla
devrettim. Şimdi rakam o günden bugüne İstanbul büyüyor. Yatırımlar
sürekli artıyor. Şimdi tabii ki rakam çok daha ilerde. Önce bunu bir
gör, bak nereden nereye geldi?"MADEM SEÇİLDİN BU İŞLERLE NİYE UĞRAŞIYORSUN? BU FETÖ SANATIDIR"Şu anda millet bahçelerini çoğaltmanın hesabı içerisindeyiz. 1994'den önce yolsuzluk, yoksulluk, yasaklarla anılan İstanbul vardı. Hamdolsun bugün geleceğine güvenle bakan bir İstanbul var. Bugün Marmaray, Avrasya
Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle, İstanbul Havalimanı'yla gündeme
gelen bir İstanbul var. İnşallah bu kalkınmayı 23 Haziran'dan sonra
Binali Bey kardeşimin şehrieminliğinde devam ettireceğiz. 6 günümüz var. Pazar akşamı inşallah bu mücdeyle Pazartesi'ye girmemiz lazım. Büyük ve güçlü Türkiye davasını hedeflerine ulaştırabilmemiz için, önümüzdeki
imtihanları alnımızın akıyla vermek zorundayız. 18 günde neler yaptım
diyor. Ben söyleyeyim neler yaptığını, 18 günde başkanvekillerinin
ofislerinin, odalarının kilitlerini sökmekle meşgul oldu. Veri kopyalama diye bir olayın içerisine girdi. Madem seçildin bu işlerle niye
uğraşıyorsun. Bu FETÖ sanatıdır."BAKTIK Kİ DÜN GECE BİR DE İSİM VERİYOR AMA BİZ VERMEYİZ"Belediyenin verilerinin nereye aktarılacağı belli olmayan bir şekilde kopyalanmaya
çalışılmasından gönüllü kuruluşlarımıza kadar bir hesaplaşma, öc alma
siyaseti güdülmüştür. Belediyeler vakıflarla işbirliğine girmez mi,
girer. Nakdi para verme gibi bir durum tabii ki olmaz. Devletin Vakıflar Genel Müdürlüğü vardır. Bu tür vakıflarla işbirliğine gider. Onlara
parasal değil ayni olarak arazi tahsisleri vesaire bu tür şeyler yapar.
Oralarda birçok hizmetleri o STK'lar vasıtasıyla yürütür. Bu beylerin
malum STK'ları vasıtasıyla yıllarca bu ülkede yaptıklarını biz bilmiyor
muyuz? Hepsini biliyoruz. Baktık ki dün akşam bu işlerden bahsediyor,
bir de isim veriyor. Ben de mi isim vereyim. Ama vermem."CHP ZİHNİYETİ MEDENEYETİMİZDEN, KÜLTÜRÜMÜZDEN SAVRULMAYI YAPACAKTIR"Şu anda işçiler Bolu'dan yola çıktılar yürüyorlar. Genel merkezine kadar
yürüyecek. Bunların mumu yatsıya kadar bile yanmaz. İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı CHP'ye geçtiğinde asıl değişecek olan medeniyet, tarih, kültür anlayışından savrulma olacaktır. İşte Bilecik'te duvarlardan
Osmanlı motiflerini duvardan kazıdılar. Gezi olaylarında ve daha çok
örnekte tezahürlerini gördüğümüzde CHP faşizmin bu şehre karabasan gibi
çökmesi olacaktır. Azgın azınlığın bu şehrin dokusunu, kadim karakterini bozmasına izin veremeyiz. Hamdolsun şu anda zaten İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin meclisinin kahir ekseriyeti AK Parti'den oluşuyor.
Komisyonların tamamı AK Parti'den oluşuyor. Başkanvekillikleri öyle. Tüm bunlara asla sonuna kadar müsaade etmeyeceğiz."İSTANBUL ANAHTARINI BİNALİ BEY KARDEŞİME TESLİM EDECEĞİZ"Bizler tesadüflerin, çıkarların biraraya getirdiği değil ortak hedeflerin,
ideallerin buluşturduğu insanlarız. Bizler birlik olmadan dirlik
olmayacağına inanan aynı davaya, aynı sevdaya gönül vermiş olan
insanlarız. Bizler toplu vuran yürekleri sindirecek hiçbir gücün
olmadığını bilen hareketiz. Elbette eleştirilerimizi yapacak,
hatalarımızı, yanlışlarımızı birbirimizin yüzüne cesaretle söylemekten
çekinmeyeceğiz. Şunu da üzülerek söylüyorum, kırgınlar, kırgınlıklar
var. Kişinin kişiye kırgınlığı olabilir ama davaya kırgınlık asla
olamaz. Hepimiz bir hizmetin içerisindeyiz öyleyse bu davada kırgınlık
diye bir şey asla olamaz. Kibri, tekebbürü hiçbir zaman kapımıza
yaklaştırmayacağız. Zorluklar karşısında yılmadık, saldırılar karşısında sinmedik, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın üzerimize abandığı o meşum günlerde
bir an olsun yeise düşmedik. İstanbul'un anahtarını bu şehrin kıymetini bilecek, bu şehre hizmet etmeyi görev bilecek emin ve ehil olan Binali
Bey kardeşimize teslim edeceğiz."KİMSE KIRGINLIĞINI, KIZGINLIĞINI BEKANIN ÖNÜNE KOYMASIN"İnşallah 23 Haziran CHP adayının bühtan ve iftira siyasetinin milletimiz
tarafından çöpe atıldığı gün olacak. 23 Haziran siyaset mühendislerinin
parlatmaya çalıştığı, küfürbazların sandığa gömüldüğü gün olacaktır. 23
Haziran'da takiyye siyaseti kaybedecek bir kez daha samimiyet
kazanacaktır. Buradan sizlerin aracılığıyla tüm İstanbullu
kardeşlerimize şu çağrıyı yapmak istiyorum: Dönem ülkenin bekasını,
milletin bekasını her türlü küskünlüğün, kızgınlığın önüne koyma
dönemidir. Gün fitneyi büyütme, kırgınlıkları derinleştirme değil bir
olma, beraber olma, kenetlenme, safları sıklaştırma günüdür. İstanbul'un istibali karşımdaki bu kadronun omuzlarındadır. Türkiye'nin aydınlık
geleceği her birinizin vereceği mücadeleye bağlıdır. Keşke dememek,
eyvah dememek, ömür boyu yüreğimizi yakacak nedamet yaşamamak için
önümüzde sadece 5 gün var. Bu yolda rehberimiz, pirimiz Yunus Emre'dir:Bir kez gönül yıktın iseBu kıldığın namaz değilYetmiş iki millet dahiElin yüzün yumaz değil Bir gönülü yaptın iseEr eteğin tuttun iseBir kez hayır ettin iseBinde bir ise az değil İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Hakk'ın hatırını yere
düşürmeyecek ve asla geri adım atmayacak. Her birinize ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
SİYASET
18 Haziran 2019 - 09:56
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kişinin kişiye kırgınlığı olabilir ama davaya kırgınlık asla olamaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde 94 Ruhuyla Cihannüma ve Kadim Dostlar Buluşması programında konuştu. Erdoğan konuşmasında "Şunu da üzülerek söylüyorum, kırgınlar, kırgınlıklar var. Kişinin kişiye kırgınlığı olabilir ama davaya kırgınlık asla olamaz. Hepimiz bir hizmetin içerisindeyiz öyleyse bu davada kırgınlık diye bir şey asla olamaz. Kibri, tekebbürü hiçbir zaman kapımıza yaklaştırmayacağız" dedi
SİYASET
18 Haziran 2019 - 09:56