İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington Post için kaleme aldığı makale:TÜRKİYE, KAŞIKÇI CİNAYETİNİ AYDINLATMA ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRECEKWashington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi, 11 Eylül terör saldırılarını saymazsak, 21. yüzyılın en
büyük ve tartışmalı olayı sayılabilir. Zira 11 Eylül’den beri hiçbir
olay, uluslararası düzeni bu denli tehdit etmemiş; dünyanın kabul ettiği kurallara meydan okumamıştır. Aradan bir yıl geçmesine rağmen cinayetle ilgili bildiklerimizin hâlâ sınırlı olması ise uluslararası toplumun
üzerinde düşünmesi gereken üzücü bir gerçektir. Suudi gazetecinin
ölümünün tüm yönleriyle aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın
nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecektir.Yönetimim, ilk
günden itibaren bu konuda tam şeffaflık politikasını benimsemiştir.
Geride bıraktığımız bir yıllık dönemde istihbarat ve emniyet
teşkilatlarımız ile diplomatlarımız ve savcılarımız, meselenin takipçisi olarak muhataplarıyla işbirliği yapmış; ulusal ve uluslararası
kamuoyunu aydınlatmak için gereken adımları atmışlardır. Bu kapsamda
Suudi Arabistan’ın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Rusya
Federasyonu, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın aralarında bulunduğu ülkelerle elimizdeki kanıtları paylaştık. İlaveten Birleşmiş Milletler
Özel Raportörü Agnes Callamard’ın soruşturmasına katkıda bulunduk. Son
olarak Kaşıkçı’nın katillerinin, suçun işlediği yer olan Türkiye’ye
gönderilmesi için Suudi Arabistan nezdinde girişimlerde bulunduk.Türkiye’nin bu meseleye yaklaşımı, kurallara dayalı uluslararası düzenin kararlı
bir destekçisi olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle sürecin başından itibaren Kaşıkçı cinayetinin ülkelerimiz arasında ikili bir mesele
hâline getirilmesine karşı çıktık. Washington Post yazarını hunharca
katleden çete ile Kral Selman bin Abdülaziz ve Suudi Arabistan halkı
arasında açık ve net bir ayrım gözettik.Öte yandan kadim dostluğumuz, gerçekleri söylememize engel değildir. Bilakis “dost acı söyler.”Cemal Kaşıkçı’yı Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğunda katledip,
cesedini parçalara ayıranlar, devletlerine ve milletlerine değil; Suudi
Arabistan devletinin içinde yuvalanmış bir çetenin çıkarlarına hizmet
ediyordu. Bunun aksine inansaydık yaşanan olayı ikili bir ihtilaf olarak değerlendirebilirdik. Ancak Kaşıkçı cinayetini siyasetin değil,
adaletin konusu olarak görüyor; adaletin ise ancak ulusal ve
uluslararası mahkemeler eliyle tecelli edeceğine inancımızı koruyoruz.Kaşıkçı suikastı, insani boyutunun yanı sıra diplomatik dokunulmazlık ilkesinin istismar edilmesi nedeniyle de endişe vericidir. Katillerin diplomatik
pasaportlarla seyahat etmeleri, diplomatik bir binayı suç mahalline
çevirmeleri ve Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki bir numaralı
diplomatının olayın üstünü örtmeye çalışması, çok tehlikeli bir emsal
oluşturmuştur. Belki de daha tehlikeli olanı ise katillerin, kendi
ülkelerinde hiçbir ceza almadan hayatlarına devam etmeleridir.Suudi Arabistan’da devam eden yargı süreci hakkında soru işaretleri olduğu
sır değildir. Sürecin şeffaflıktan uzak şekilde yönetilmesi,
duruşmaların kapalı kapılar ardında yapılması ve sanıkların gayri resmî
olarak serbest bırakıldığı iddiaları, uluslararası toplumun
beklentilerini boşa çıkardığı gibi Suudi Arabistan’ın imajını olumsuz
etkileyecektir. Suudi Arabistan’ın dost ve müttefiki olarak bunu asla
istemeyiz.Bu şeffaflık eksikliğinin ulusal güvenlik gerekçe
gösterilerek meşrulaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Teröristlerin
adalete teslim edilmesi için tüm imkanların seferber edilmesi başka bir
şey, masum insanların siyasi görüşleri nedeniyle önceden planlanarak
katledilmesi başka bir şeydir. Örneğin Nazi savaş suçlusu Adolf
Eichmann’ın kaçırılarak adalete teslim edilmesi meşru bir adımdır.
Kaşıkçı cinayetinin adalet davasına herhangi bir şekilde hizmet ettiğini iddia etmek ise gülünç olacaktır.Türkiye olarak önümüzdeki
dönemde de Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılması için çabalarımızı
sürdürmeye söz veriyoruz. Geçtiğimiz yıl yine bu gazetede yayımlanan
makalemde ortaya attığım soruları sormaya devam edeceğiz: Cemal
Kaşıkçı’nın cenazesi nerededir? Suudi gazetecinin ölüm fermanını kim
imzalamıştır? Aralarında bir adli tıp uzmanının da bulunduğu 15 katili
iki uçakla İstanbul’a kim göndermiştir?Böyle bir suçun bir daha
dünyanın hiçbir yerinde işlenmemesi, hem Türkiye’nin hem de insanlığın
çıkarınadır. Suçluların cezasız kalmaması için mücadele etmek, bunu
sağlamanın en kolay yoludur. Bu, Cemal’in ailesine borcumuzdur.
SİYASET
30 Eylül 2019 - 10:34
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kaşıkçı cinayeti 21'inci yüzyılın en tartışmalı olayı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'li yayın kuruluşu Washington Post'ta bir makale kaleme aldı.
SİYASET
30 Eylül 2019 - 10:34