Hep dünyanın çivisi çıkacak değil ya, şimdi de demokrasinin çivisini çıkardılar.
Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın önceden söylenmiş iki sözünü yazarak başlayalım.
Demokrasi amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.
Demokrasi bizim için tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.
Halk tarafından yüksek oy oranı ile seçilmiş ülkenin başbakanı Cumhurbaşkanının isteği ileistifa etmek zorunda kalıyor. Seçilmiş Meclis Başkanı Cumhurbaşkanının isteği ile belediye başkanı adayı olup görevinden istifa etmek zorunda kalıyor. Ülkenin başbakanı istemeyerekbaşkanlık sistemine geçişi savunmak zorunda kalıyor. Başka bir ilimizde seçime girmek istemediği halde milletvekili büyükşehir başkanlığına zorla aday yapılıyor.
Cumhurbaşkanının isteği ile halk tarafından seçilmiş belediyelere Kayyum atanıyor.
Gelelim İstanbul’a, seçim süreci yılan hikâyesine dönüşüyor. Seçim sonuçları sistemde otuz sekiz saniyede bir güncellenirken ne oluyorsa bir güne yakın bir süre güncellenmiyor. Kısıtlı olduğu bilinen insanlar kasıtlı olarak sandıklarda görevlendiriliyor. Seçmen listeleri askıdayken fark edilen aksaklıklara itiraz edilmiyor, kazanırsak ses çıkarmayız, kazanamazsak itiraz ederiz mantığı ile. Bundan büyük demokrasi düşmanlığı olur mu? Bütün oyların birkaç saatte sayıldığı İstanbul’da devede kulak misali oylar bir ayda sayılıyor. Seçim bir şekilde bitiyor, mazbata veriliyor, sonradan baskı ile seçim iptal ediliyor. Ama aynı zarfta bulunan dört pusuladan sadece biri geçersiz kabul ediliyor. Bu tek yumurtadan tıpa tıp aynı dördüz doğuran kadının çocuklarından birini gayrı meşru ilan etmeye benziyor. Aslında olan demokrasinin ırzına geçilmesi. Demokrasiye inanmıyorsanız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yazan “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözünü kaldırmak gerekir. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün, önemli olan milletin iradesine saygı duymak. Milletin iradesine saygı duymayan dilsiz şeytandır.
Rahip Brunson olayında olduğu gibi yargı talimat ile yönlendiriliyor. Birçok konuda talimat ile ya dava açılıyor, ya da açılmış davalar kapatılıyor. 1 oy ile seçimi kazanmak yeterlidir deniyor, arkasından binlerce oy fark ile kazanılmış seçimi baskı ile iptal ettiriyor. Seçilen belediye başkanlarına kayyum tehditleri yapılıyor, el değiştirilen belediyelerde şimdiye kadar kesilmeyen bazı alacaklar jet hızı ile kesilmeye başlıyor. Bazı belediyelere sonsuz yardım yapılırken bazı belediyelere bırakın yardımı müfettişler yolu ile mobbing uygulanıyor.
Sonuç olarak ülkede demokrasinin çivisi çıkmış durumda. En kısa zamanda ülkemizde yerinden oynamış demokrasiyi yeniden inşa edip sağlamlaştırmamız lazım. Yoksa yarın çok geç olabilir.
Demokrasilerde hiçbir güç kalıcı değildir. (Lalu Prasad Yadav)