Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde ODTÜ Teknokent Açılışı'nda konuştu. Konuşmasının satırbaşları şöyle:"Açılışını yaptığımız ODTÜ Teknokent'in hayırlı olmasını diliyorum.
Yeni fikirlerin teknolojiye dönüşmesine vesile olmak üzere kurulan
buradaki kuluçka merkezini çok önemli görüyorum. Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için bu tarz merkezleri çoğaltmamız çok önemli.Bundan 20 yıl önce ülkemizde yaşayan birisine şu anda bulunduğumuz yeri
anlatsaydık, bizi hayal kurmakla suçlardı. Şimdi hayalleri gerçeğe
dönüştürdük. Ülkemizin sınırlarını aşıp dünyaya hitap eden başarılara
imza atmadan bunu gerçekleştiremeyiz.ODTÜ'nün kuruluş hikayesi, ülkemizde bilimin ve teknolojinin serencamını
göstermesi bakımından çarpıcı bir örnektir. Ülkemizin bir dönemini esir
alan ideolojik kampanyalar ODTÜ'yü de etkilemiştir. ODTÜ bunlara rağmen
marka değerini korumayı bilmiştir. ODTÜ markası bugün hala ilk sırada
yer almaya devam ediyorsa, kurulduğu toprakların sağlamlığına borçludur.ODTÜ'nün kuruluş amacı tam da bizim 16 yıldır inşa etmeye çalıştığımız
politikadır. Bu önemli eğitim kurumunu ülkemize kazandıranlara ve emeği
geçenlere teşekkür ediyorum.
"8 MİLYON DEYİNCE MERKEL ŞAŞKINLIK GEÇİRDİ"Biz insanlık tarihinin en eski öğretim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşıyoruz. Ülkemizin her köşesi kadim eğitim kurumlarıyla dolu. Bu mirasa layık olmanın sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyoruz. Bilim, eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ürüne dönüşmesi elbette önemlidir. Ancak bilimin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz. Üniversite sayımızı 206'ya, üniversite öğretim sayısını 162 bine, öğrenci sayımızı 1,6 milyondan 8 milyona çıkardık. Almanya ziyaretimde Merkel’e ‘Sizde üniversite öğrencisi ne kadar?’ diye sordum, 3 milyon dedi. O sizde kaç dedi, ben de ‘Bizde 8 milyon’ dedim. Tabii orada bir şaşkınlık geçirdi.Hali hazırda çok ideal bir yüksek öğrenim sistemine sahip olmadığımız bir gerçektir. Bu alanda daha kapsamlı adımlar atmakta kararlıyız. YÖK'ün attığı adımları bu reformların bir öncüsü olarak kabul ediyorum. Tıp, mühendislik ve hukuk gibi temel alanlarda eğitim kalitesinin yükseltilmesine ilişkin reformlarımız çok daha acildir. Tüm bu meseleleri önümüzdeki dönemde hal yoluna koyacağız.Veri üretiminden, güvenliğe, savunma, sağlık, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar kendi ayaklarımız üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hâkim olamadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz.Teknoloji çok hızlı gelişiyorsa bizim daha hızlı hareket etmemiz şart. Madem çocuklarımız dijital bir dünyaya gözlerini açıyor, biz de buna göre hazırlık yapacağız. Üniversitelerimiz eğitim-öğretim faaliyetleriyle bu sürecin öncüsü olmalıdır. Üniversitelerimizi en yetkin şekilde kullanmalıyız. Üniversite sanayi işbirliğini daha ileri seviyeye taşımalıyız. Bu konuda Çin'i çok başarılı görüyorum.Üniversitelerimizle birlikte yapacak çok işimiz bulunuyor. Türkiye üniversite yönetimlerinin özerkliği ve tahsis edilen kaynaklar bakımından gerçekten önemli bir yerdedir. Kendini bilime ve teknolojinin gelişmesine adamış kişilerle üniversitelerimizin arzu edilen seviyeye ulaşacağından eminim."
"8 MİLYON DEYİNCE MERKEL ŞAŞKINLIK GEÇİRDİ"Biz insanlık tarihinin en eski öğretim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşıyoruz. Ülkemizin her köşesi kadim eğitim kurumlarıyla dolu. Bu mirasa layık olmanın sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyoruz. Bilim, eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ürüne dönüşmesi elbette önemlidir. Ancak bilimin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz. Üniversite sayımızı 206'ya, üniversite öğretim sayısını 162 bine, öğrenci sayımızı 1,6 milyondan 8 milyona çıkardık. Almanya ziyaretimde Merkel’e ‘Sizde üniversite öğrencisi ne kadar?’ diye sordum, 3 milyon dedi. O sizde kaç dedi, ben de ‘Bizde 8 milyon’ dedim. Tabii orada bir şaşkınlık geçirdi.Hali hazırda çok ideal bir yüksek öğrenim sistemine sahip olmadığımız bir gerçektir. Bu alanda daha kapsamlı adımlar atmakta kararlıyız. YÖK'ün attığı adımları bu reformların bir öncüsü olarak kabul ediyorum. Tıp, mühendislik ve hukuk gibi temel alanlarda eğitim kalitesinin yükseltilmesine ilişkin reformlarımız çok daha acildir. Tüm bu meseleleri önümüzdeki dönemde hal yoluna koyacağız.Veri üretiminden, güvenliğe, savunma, sağlık, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar kendi ayaklarımız üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hâkim olamadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz.Teknoloji çok hızlı gelişiyorsa bizim daha hızlı hareket etmemiz şart. Madem çocuklarımız dijital bir dünyaya gözlerini açıyor, biz de buna göre hazırlık yapacağız. Üniversitelerimiz eğitim-öğretim faaliyetleriyle bu sürecin öncüsü olmalıdır. Üniversitelerimizi en yetkin şekilde kullanmalıyız. Üniversite sanayi işbirliğini daha ileri seviyeye taşımalıyız. Bu konuda Çin'i çok başarılı görüyorum.Üniversitelerimizle birlikte yapacak çok işimiz bulunuyor. Türkiye üniversite yönetimlerinin özerkliği ve tahsis edilen kaynaklar bakımından gerçekten önemli bir yerdedir. Kendini bilime ve teknolojinin gelişmesine adamış kişilerle üniversitelerimizin arzu edilen seviyeye ulaşacağından eminim."